Thread Rating:
  • 112 Vote(s) - 2.95 Average
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
içinde Yaşadiğimiz Ahir Zaman Ve Mehdi (As) Müjdesi
#1
içinde Yaşadiğimiz Ahir Zaman Ve Mehdi (As) Müjdesi

İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ AHİR ZAMAN VE MEHDİ (AS) MÜJDESİ Ahir zaman, dünyanın son dönemlerini ifade eden bir tanımdır. İslam inancına göre, kıyametten önceki bu son dönemde insanlık önce büyük bir bozulma ve dejenerasyon ile karşı karşıya kalacaktır. Haksızlığın, zulmün, açlığın ve yoksulluğun, ahlaki çöküntünün, savaşların ve çatışmaların, kargaşa ve anarşinin arttığı bu karanlık dönem, insanların Allah'a ve din ahlakına yönelmeleriyle son bulacaktır. Yokluğun yerini bolluk, haksızlığın ve zulmün yerini adalet ve anlayış, anarşi ve kargaşanın yerini huzur ve güven ortamı alacak; dünya tarihte hiç olmadığı kadar güzellik ve bereket içinde olacaktır. Allah, dünyanın aydınlığa ve berekete kavuşması için, Hz. İsa (as)'ın yeniden dünyaya gelişini ve "Mehdi" (hidayete ermiş, hidayet bulmuş) sıfatını taşıyan kutlu bir şahsı vesile kılacaktır. Tüm bunlar, bize Peygamber Efendimiz (sav) tarafından müjdelenen, Kuran'da da işaret edilen çok değerli müjdelerdir.
Ahir zamanın alametlerinin neler olduğunu, bu dönemde gelecek olan Hz. Mehdi (as)'ın özelliklerini, Hz. Mehdi (as) geldikten sonra yeryüzünde ne gibi değişimlerin olacağını ve Hz. İsa (as)'ın yeryüzüne gelişini daha önce yayınlamış olduğumuz kitaplarımızda detaylı olarak incelemiştik. (Detaylı bilgi için bkz. Hz. Mehdi (as)'ın Çıkış Alametleri ve Özellikleri, Hz. Mehdi (as) ve Altınçağ, Peygamberimiz (sav)'in Dilinden Hz. Mehdi (as), Kıyamet Alametleri, Altınçağ, Ahir Zaman ve Dabbet'ül Arz, Hz. İsa (as)'ın Geliş Alametleri, Ahir Zamanı Bediüzzaman ile Anlamak, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as) Bu Yüzyılda Gelecek, Harun Yahya)
Bu kitabımızda ise, Tevrat, İncil ve Kuran-ı Kerim'de yer alan Hz. Mehdi (as)'ın çıkış dönemi olan ahir zaman alametlerine yer vereceğiz. Ayrıca Musevilerin "Yamot HaMaşiyah" (Mesih'in Günleri), İsevilerin "Milenyum" (Binyıl) olarak ifade ettikleri, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in ise "Altınçağ" olarak adlandırdığı, din ahlakının hakimiyet döneminin özelliklerini inceleyeceğiz.
Musevi kaynaklarda tarif edilen, gerek ahir zamanda Hz. Mehdi (as)'ın çıkacağı dönemin alametleri, gerekse Hz. Mehdi (as)'ın hakimiyetindeki Altınçağ dönemi, İslami kaynaklarda yer alan tasvirlerle büyük bir benzerlik taşımaktadır. Her iki dinde de, insanların din ahlakından uzaklaşacakları; bu nedenle pek çok zorluk ile karşılacakları; sıkıntılı bir dönemin ardından, güzel ve aydınlık bir dönemin başlayacağı ifade edilmektedir. Aynı şekilde, İncil'de anlatılan ahir zaman alametleri ve din ahlakının hakim olacağı dönemle ilgili açıklamaların önemli bir kısmı, İslami kaynaklarla uyum içindedir.
Bu kitapta Kuran ayetleri, Peygamber Efendimiz (sav)'in hadis-i şerifleri ve İslam alimlerinin açıklamalarına ek olarak, Tevrat* ve İncil'den bölümlere yer vererek; Hz. Mehdi (as)'ın çıkışından önceki dönemin alametlerinin, günümüzün şartlarını ne kadar yansıttığına birlikte şahit olacağız.
Ayrıca kitapta, Tevrat'ta bahsi geçen ve ahir zamanda hakimiyet vaat edilen Ben-i İsrail (İsrailoğulları) topluluğunun, aslında Hz. Mehdi (as)'ın cemaati olduğu açıklanmakta; Hz. Mehdi (as)'ın cemaatini asıl belirleyecek olanın ise, samimi iman olduğu vurgulanmaktadır. Hz. Mehdi (as) ve cemaati, Allah için yaptıkları faaliyetlerdeki başarıları ile tanınacaktır. Allah dinini hakim kılmak için kaderde kimi vesile kılarsa, bu sıfata vakıf olacak olanlar da onlar olacaktır.
Gerçek din ahlakının tüm dünyaya hakim olması ve bu sayede insanların her türlü maddi manevi sıkıntıdan kurtulmaları, tüm iman edenlerin temennisidir. Hz. Mehdi (as)'ın çıkışı öncesindeki alametlerde görüleceği gibi, yaşanılan pek çok olay, asırlardır beklenen bu mübarek dönemin yaşanmaya başladığını göstermektedir. Tüm müminler gibi bizim de duamız, Allah'ın bizlere din ahlakının yeryüzüne yayılması için yürütülecek fikri mücadeleye katkıda bulunma imkanı vermesi ve bizleri de bu kutlu döneme şahit kılmasıdır.

HZ. MEHDİ (AS)'IN ÇIKIŞI
TÜM KUTSAL KİTAPLARDA MÜJDELENMEKTEDİR
Dünyanın sonundan evvelki dönem yani "ahir zaman", Allah'ın tüm kutsal kitaplarında bildirdiği bir dizi alametler içermektedir. Fitne ve kargaşanın en şiddetli şekilde yaşandığı, din ahlakından alabildiğine uzaklaşıldığı ve dejenere hayatın en ileri seviyelere ulaştığı bu özel dönemde, Rabbimiz "hidayet verici" sıfatıyla Hz. Mehdi (as)'ı gönderecektir. Allah'ın bu önemli vazife için gönderdiği Hz. Mehdi (as), imanındaki samimiyet, güçlü Allah sevgisi ve korkusu ile tüm dünyanın hidayetine vesile olacaktır. Allah'ın dilemesiyle Hz. Mehdi (as), kaderinde yazılı olan bu üstün görevde mutlaka başarılı olacak; Allah'a imanı ve din ahlakını tüm dünyada hakim kılacaktır.
İşte bu nedenle Hz. Mehdi (as)'ın zuhuru, dünya tarihinin en büyük olayıdır ve bu büyük olaya bütün kutsal kitaplarda işaret edilmektedir. Hz. Mehdi (as)'ın gelişi, sadece Peygamber Efendimiz (sav) zamanından beri değil; binlerce seneden beri bilinen ve beklenen bir müjdedir. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. Mehdi (as)'ın zuhurunun, Allah'ın vahyi olan tüm kitaplarda haber verildiği şöyle bildirilmektedir:
Naim buyurdu ki: Ben Hz. Mehdi (as)'ı Peygamberlerin suhufunda (sahifelerde; Adem, Şit, İdris ve İbrahim Peygamberlere indirilen sahife şeklindeki kitaplarda) şöyle bulurum: "Hz. Mehdi (as)'ın amelinde ne zulüm ne de ayıp yoktur." (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 21)
Peygamberlere dair olan kitaplarda, "Hz. Mehdi (as)'ın işi zulüm ve kötülük değildir" şeklinde işaret edilmiştir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 49)
İbni Münavi diyor ki: "Danyal (as)'ın kitabında şöyle yazılıdır."... Hz. Mehdi (as) çıkacak ve Allah-u Teala daha önce fesada uğrayanları ve iman ehlini onunla kurtaracaktır. Sünnetler onunla ihya edilecek... (Bu hadis Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman isimli kitabın Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulunan el yazılı bir nüshasında mevcuttur.)
Bu hadislerden anlaşılıyor ki; Mehdiyet konusu, bütün hak dinlerin kitaplarında yer almıştır. Tevrat ve İncil'de de, Hz. Mehdi (as)'ın geleceği, vasıflarının ne olacağı, faaliyetleri ve vesilesiyle gerçekleşecek Allah'a iman ve din ahlakının hakimiyet dönemi, binlerce yıl öncesinden bildirilmiştir. Her ne kadar günümüzde tahrif olmuş halleri bulunsa da, Tevrat ve İncil'in bozulmadan kaldığına hüsn-ü zan ettiğimiz, Kuran ayetleri ve Peygamberimiz (sav)'in hadisleri ile mutabık bölümlerinde, bu izahlar görülmektedir.
Allah'ın vahyi Kitaplarda, binlerce yıl öncesinden Hz. Mehdi (as)'ın çıkışı ile ilgili tariflerin olması, bu olayın çok önemli olduğunun bir başka delilidir. Ahir zamanda, kıyamete yakın bu dönemde, Allah'ın son uyarıcı ve müjde verici olarak gönderdiği elçisi Hz. Mehdi (as)'ın vasıflarını ve faaliyetlerini bilmek son derece önemlidir. Ayrıca bu hayati konudan herkesi haberdar etmek ve bu mübarek şahsın manen destekçisi olmak, tüm iman edenlerin üzerine düşen önemli bir sorumluluktur.

HZ. İBRAHİM (AS)'IN HANİF DİNİNE UYMAK
Müslümanlar ve Kitap Ehli -Museviler ve Hıristiyanlar- farklı şeriatlara sahiptir. Ancak gerek Musevi ve Hıristiyanlardan gerekse Müslümanlardan samimi olarak iman edenler, aynı temel iman esaslarına göre yaşarlar: Allah'a kesin bir bilgiyle iman etmek; Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmamak; Allah'ın rızası, rahmeti ve Cenneti için yaşamak. Tüm toplumlar Allah'ın kendilerine emrettiklerini eksiksiz olarak yerine getirmekle ve Allah rızası için Rabbimiz'e gönülden teslim olup hayır işlerinde yarışmakla sorumludurlar. Allah'ın varlığına ve birliğine inanan, kesin bilgiyle ahirete iman eden ve salih amellerde bulunan her üç İlahi dinin mensupları da, aslında Rabbimiz'in Hz. İbrahim (as)'a indirmiş olduğu hak dinde birleşirler.
Hz. İbrahim (as), Allah'ın kendisini dost edindiği mübarek ve seçkin Peygamberlerden biridir. Gönderildiği toplumu, Allah'a şirkten vazgeçerek, Bir ve Tek olan Rabbimiz'e iman etmeye davet etmiş; samimiyet ve güzel ahlakı ile tüm iman edenlere örnek olmuş, salih bir kuldur. Kuran'da Allah, iman edenlere, Hz. İbrahim (as) gibi gönülden teslim olup sadece Kendisi'ne iman etmelerini bildirmiştir:
İyilik yaparak kendini Allah'a teslim eden ve hanif (tevhidi) olan İbrahim'in dinine uyandan daha güzel dinli kimdir? Allah, İbrahim'i dost edinmiştir. (Nisa Suresi, 125)
Kuran'da Hz. İbrahim (as)'ın dininin "hanif" bir din olduğu bildirilmektedir. Hanif kelimesi, "Allah'ın emrine teslim olup, Allah'ın dininden hiçbir konuda dönmeyen, ihlaslı kişi" anlamındadır. Kuran'da Rabbimiz, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'e, Hz. İbrahim (as)'ın hanif dinine uymasını ve insanları bu dine davet etmesini şöyle bildirmiştir:
Sonra sana vahyettik: "Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dinine uy. O, müşriklerden değildi." (Nahl Suresi, 123)
De ki: "Allah doğru söyledi. Öyleyse Allah'ı bir tanıyan (Hanif)ler olarak İbrahim'in dinine uyun. O, müşriklerden değildi." (Al-i İmran Suresi, 95)
Hz. İbrahim (as)'dan sonra gelen oğulları, torunları ve onun soyundan olan diğer salih müminler, Allah'ın Hz. İbrahim (as)'a vahyettiği hak dine uymuşlardır. Bu gerçek Kuran ayetlerinde şu şekilde bildirilmektedir:
Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, Biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de o salihlerdendir. Rabbi ona: "Teslim ol" dediğinde (O:) "Alemlerin Rabbine teslim oldum" demişti. Bunu İbrahim, oğullarına vasiyet etti, Yakup da: "Oğullarım, şüphesiz Allah sizlere bu dini seçti, siz de ancak Müslüman olarak can verin" (diye benzer bir vasiyette bulundu.) Yoksa siz, Yakub'un ölüm anında, orada şahidler miydiniz? O, oğullarına: "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde, onlar: "Senin İlahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın İlah'ı olan tek bir İlah'a ibadet edeceğiz; bizler O'na teslim olduk" demişlerdi. (Bakara Suresi, 130-133)
Yukarıdaki ayetlerden de anlaşıldığı gibi "Müslüman" kelime olarak "Allah'a teslim olan kişi" anlamındadır. Hz. İbrahim (as)'ın "hanif" dini, Allah'a teslim olan Museviler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında ortak bir kelimedir. Hz. İbrahim (as)'a iman, ona duyulan sevgi ve saygı, Museviler ve Hıristiyanlar için olduğu gibi, Müslümanlar için de son derece önemlidir. Ancak unutmamak gerekir ki, Allah'a olan coşkulu imanı, derin sevgisi, Rabbimiz'in bütün emirlerine gönülden boyun eğişi, itaati ve üstün ahlakı ile tüm inananlara örnek kılınmış olan Hz. İbrahim (as)'a en yakın olanlar, hiç şüphesiz, ona ve tebliğ ettiği ahlaka uyanlardır. Rabbimiz Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
Doğrusu, insanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar ve bu Peygamber ile iman edenlerdir. Allah, mü'minlerin velisidir. (Al-i İmran Suresi, 68)
<img src="http://www.harunyahya.org/imani/hz_ibrahimin_nesli/res/ayet1.jpg" align="left" />Dolayısıyla Allah'a gönülden iman eden Musevi ve Hıristiyanların, Hz. İbrahim (as) ve ona uyan salih müminler gibi, yalnızca Allah'a yönelip dönmeleri; Hz. İbrahim (as)'ın gösterdiği güzel ahlakı, samimiyeti ve derinliği örnek almaları gerekir. Şüphesiz inananların Peygamberlere olan sevgilerini, itaatlerini ve yakınlıklarını göstermelerinin en güzel yollarından biri, onlar gibi salih olmak için çaba göstermektir. Müslümanlar ise, Rabbimiz'in Kuran'da emrettiği gibi, tüm Peygamberlere indirilenlere aralarında hiçbir ayrım yapmadan iman etmektedirler.
Deyin ki: "Biz Allah'a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa'ya verilen ile Peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O'na teslim olmuşlarız. (Bakara Suresi, 136)
Ayrıca şunu da hatırlatmak gerekir ki, tarih boyunca tüm Peygamberler Allah Katında hak olan tek bir din ahlakını insanlara tebliğ etmişlerdir. Hz. İbrahim (as), Hz. Yakup (as), Hz. Yusuf (as), Hz. Musa (as), Hz. İsa (as), Hz. Nuh (as), Hz. Şuayb (as) ve diğer Peygamberlerin hepsi, insanları Bir ve Tek olan Allah'a katıksızca iman etmeye, yalnızca O'nun rızası için yaşamaya ve O'nun emirlerini yerine getirmeye davet etmişlerdir. Bir ayette şöyle bildirilmektedir:
O: "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri etti (bir şeriat kıldı)... (Şura Suresi, 13)
Görüldüğü gibi, Musevilere ve Hıristiyanlara -bazı hüküm farkları olmakla birlikte- indirilen din özünde aynıdır. Her üç dinin mensupları birbirlerini Hz. İbrahim (as)'ın torunları olarak görürler. Musevi ve Hıristiyanlar da tıpkı Müslümanlar gibi, hiç şirk koşmadan Hz. İbrahim (as)'ın hanif (Tevhid; tek bir Allah'a inanıp yalnızca O'na kulluk etmek) olan dinine uymakla yükümlüdürler.
Bir Kuran ayetinde Rabbimiz, tüm iman edenlere Hz. İbrahim (as)'ın dinine uymakla yükümlü olduklarını şöyle bildirmektedir:
Dediler ki: "Yahudi veya Hıristiyan olun ki hidayete eresiniz." De ki: "Hayır, (doğru yol) Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dini(dir); O müşriklerden değildi." (Bakara Suresi, 135)
Musevi ve Hıristiyanların kutsal kitaplarında yer alan pek çok ifade, emir ve ahlaki yükümlülüklerin (dejenere olmamış kısımlarının) Kuran-ı Kerim ile son derece mutabık olması da önemli bir işarettir. (Detaylı bilgi için bkz. Gelin Birlik Olalım, Harun Yahya)

AHİR ZAMANDA YERYÜZÜNE DİN AHLAKI HAKİM OLACAKTIR
Allah, Kuran'da hak din olan İslam ahlakını -Hz. İbrahim (as)'ın Hanif dinini- tüm dünyaya hakim kılacağını, inanan kullarına güç ve iktidar vereceğini vadetmiştir. Yüce Rabbimiz'in izniyle gerçekleşecek olan bu vaat, Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara vadetmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir... (Nur Suresi, 55)
Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile. Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (Hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saff Suresi, 8-9)
Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 32-33)
Kuran'da bildirildiği gibi, İslam ahlakının hakimiyeti Allah'ın bir vaadidir. Rabbimiz bu vaadini muhakkak yerine getirecektir. Yeryüzüne hakim olacağı bildirilen din ahlakı, Rabbimiz'in Katında hak olan din ahlakı olacaktır. Bu dinin Hz. İbrahim (as)'ın hanif olan dini, yani İslam ahlakı olduğu ise, son hak Kitap olan Kuran'da şu şekilde bildirilmiştir:
Hiç şüphesiz din, Allah Katında İslam'dır... (Al-i İmran Suresi, 19)
Ayrıca Kuran'da, mümin toplulukların başında, mutlaka bir lider bulunduğu da bildirilmektedir. İçinde bulunduğumuz bu dönemde -ahir zamanda- ise, müminlerin liderinin "Hz. Mehdi (as)" olacağı Peygamberimiz (sav)'in mütevatir hadislerinde bildirilmiştir.
Pek çok hadiste, Hz. Mehdi (as)'ın adının Peygamberimiz (sav)'in adına "muvafık" yani "uygun" olacağı da bildirilmektedir. Bu hadislerden bazıları şöyledir:
Ey insanlar, muhakkak Allahu Teala size zalimleri, münafıkları ve onlara uyanları menetmiş ve size ümmeti Muhammed'in en hayırlısı olan ve Mekke'de bulunan, ismi Ahmed, babasının ismi Abdullah olan Hz. Mehdi (as)'ı reis kılmıştır. Ona katılınız. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 31)
Gökten şöyle bir ses duyulacak: "Ey insanlar artık Allah cebbarları, münafık ve yardımcılarını sizden uzaklaştırdı. Ümmet-i Muhammed'in en hayırlısını başınıza getirdi. Mekke'de ona katılın, O Hz. Mehdi (as)'dır. İsmi de Ahmed B. Abdullah'dır. Diğer bir rivayet: "Size Muhammed Ümmetinin en hayırlısı olan Cabir'i tayin etti. Mekke'de ona yetişin O Hz. Mehdi (as)'dır. İsmi Muhammed B. Abdullah'tır!" (Kıyamet Alametleri, Medineli Allame Muhammed B. Resul El-Hüseyin El Berzenci, Pamuk Yayıncılık, 8. baskı, sf. 165)
Peygamberimiz (sav)'in ismi olan "Muhammed" ve hadislerde Hz. Mehdi (as)'a işaret eden "Ahmed" isimleri, Arapça'da aynı fiilden gelmektedir: "Ahmed" daha fazla övülmeye layık, çok, en çok methedilmiş olan anlamına gelirken; "Muhammed" pek çok, tekrar tekrar övülmüş, methedilmiş mealinde bir isimdir. Dolayısıyla anlam olarak -hadislerde belirtildiği gibi- birbirlerine "muvafık" yani "uygun"dur.
Konuyla ilgili işari manada bir ayette ise şöyle bildirilmektedir:
"... benden sonra ismi Ahmed olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti... (Saff Suresi, 6)
Musevi kaynaklarında ise hakimiyeti sağlayacak bu şahsa, "Mesih" (ya da Kutsanmış Kral) denilmektedir. Ancak asıl önemli olan, bu şahsa ne isim verildiği değildir. Bu mübarek kişi farklı şekillerde de adlandırılabilir. Kesin olan, Allah'ın "İslam ahlakının hakimiyeti" vaadinin gerçekleşeceği ve bu olaya vesile olacak halis müminlerden bir topluluk ve onlara önderlik edecek mübarek bir şahsın var olacağıdır.
Musevilerin "Mesih", Müslümanların "Mehdi" Sıfatıyla Bekledikleri, Aynı Mübarek Şahıstır
İlahi dinlerde "beklenen kurtarıcı" olarak da ifade edilen "Mesih" terimi, Müslümanlarda "Mehdi" inancının tezahürüdür. İslamiyet'teki "Mehdiyet", Musevilerin kutsal kabul edilen kaynaklarında "Mesih" dönemi olarak geçer. Musevilerin ahir zamanda insanlığın kurtuluşu için zuhurunu bekledikleri Mesih, Müslümanların beklediği Hz. Mehdi (as)'dır.
Ancak Hıristiyanların "Mesih" olarak yeryüzüne ikinci gelişini bekledikleri Hz. İsa (as), "Mehdi (as)" değildir. Müslümanlar da Hz. İsa (as)'ın ahir zamanda yeniden dünyaya geleceğine inanmaktadırlar; ancak Hz. İsa (as) geldiğinde Mehdi (as)'a tabi olacak, Allah'ın izniyle yegane hak din olan İslam ahlakının yeryüzüne hakim olmasına, bu iki mübarek insan birlikte vesile olacaklardır.
Peygamberimiz (sav)'den aktarılan sahih rivayetlere göre "Hz. İsa (as) namazını Hz. Mehdi (as)'ın arkasında kılacaktır." (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 24)
Bu rivayet diğer hadislerde şöyle haber verilmektedir:
Hz. İsa (as) semadan nüzul edecek ve onun emirliğini kabul edecektir. Hz. İsa (as)'a "Bize namaz kıldır" denilecek, ancak o, "Emir sizin içinizdedir" karşılığını vererek; "Bu Allah'ın ümmeti Muhammed'e bir ikramıdır." diyecektir. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 24)
Hz. Mehdi (as) müminlerle beraber Beytül Makdis'te sabah namazı kılarken, o sırada nüzul eden Hz. İsa (as)'ı takdim edecek ve Hz. İsa (as) ellerini onun omuzuna koyarak, "Namazın kaameti (namaz için seslenilmesi) senin için getirildi, bu yüzden sen kıldır" diyecek ve nihayet Hz. Mehdi (as), Hz. İsa (as) ve müminlere imam olarak namazı kıldıracaktır. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 25)
Peygamberimiz (sav)'in sahih hadislerinde, Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın aynı dönemde ortaya çıkacakları ve İslam ahlakını tüm dünyada yerleşik kılma amacıyla birlikte mücadele edecekleri bildirilmiştir. Pek çok sahih hadiste yer alan bu bilgiler, Hz. İsa (as) ile Hz. Mehdi (as)'ın ahir zamanda biraraya geleceklerini ve mücadelelerini birlikte sürdüreceklerini göstermektedir.
Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, Musevilerin bekledikleri Mesih ise, aslında Hz. Mehdi (as)'dır. Musevi metinlerinde "Mesih" terimi genel olarak krallar, yüksek rahipler için de kullanılmıştır. Dolayısıyla "Mesih" kavramı, "Allah'a hizmet görevi için için meshedilmiş (seçilmiş, kutsanmış) ve O'na yakın" kimseleri nitelendiren bir sıfat olarak kullanılmaktadır. Ancak Musevilerin günümüzde bekledikleri Mesih, "Allah tarafından ahir zamanda yeryüzüne gönderilecek ve yeryüzünü hakimiyeti altına alarak, insanları Allah'a, O'nun doğru yoluna yöneltecek bir elçi, bir dini lider"dir; ki bu tanım da Müslümanlıktaki Hz. Mehdi (as)'a aittir.
Ayrıca Tevrat'a ve Musevilerin diğer kutsal kaynaklarına bakıldığında, "Mesih" olarak anlatılan kişinin Hz. Mehdi (as)'ın özelliklerine sahip olduğu, faaliyetlerinin ve dünyada vesile olacakları değişikliklerin de aynı olduğu görülmektedir. Dolayısıyla Musevilerin ahir zamanda bekledikleri Mesih, aslında Hz. Mehdi (as)'dır.
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Hz. Mehdi (as)'ın Peygamber nesli olan Ben-i İsrail'e (İsrailoğulları'na) benzetilmesi, bu bakımdan manidardır. Söz konusu hadislerden bir kısmı şöyledir:
Hz. Mehdi (as)'ın boyu, posu sanki Ben-i İsrail ricalindedir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 36-29)
(Hz. Mehdi (as)'ın) cismi, İsrail cismidir. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 24)
Hz. Mehdi (as) sanki Ben-i İsrail'den bir adamdır. (Tavrı onlara benzer yani heybetli ve akıllı) (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, sf. 23-30)
Hz. Mehdi (as)'ın bedeni İsraili'dir. Hz. Mehdi (as), sanki Ben-i İsrail ricalindendir (önde gelenlerindendir). (İbn Hacer El Mekki)
(Hz. Mehdi (as)'ın) cismi, İsrail bünyesi gibidir. (Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
(Hz. Mehdi (as)'ın dış görünüşü) sanki İsrailoğulları'ndan bir insana benzemektedir. (Ukayli "En-Necmu's-sakıb fi Beyanı Enne'l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale't-Temam ve'l kamal")
Sanki o (Hz. Mehdi (as)), İsrailoğulları'ndan bir adam gibidir. (Nuaym b. Hammad, vr. 52a; Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Fevaidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar")
Kuran'da Allah, Hz. İbrahim (as)'ı ve onun soyundan gelenleri seçtiğini ve onları mübarek kıldığını bildirmektedir. (Bakara Suresi, 130; Al-i İmran Suresi, 33) Bu bilgi, Musevilerin kutsal kitabı Tevrat'ta da yer almaktadır. (Yaratılış, 22:17; 12:2)

MUSEVİ KAYNAKLARINDA
HZ. İBRAHİM (AS)'IN SOYUNA VAAT EDİLEN HAKİMİYET VE
HZ. MEHDİ (AS)'IN HZ. İBRAHİM (AS)'IN SOYUNDAN OLMASI


Hz. İbrahim (as)'ın soyu, iki oğlu olan Hz. İsmail (as) ve Hz. İshak (as) ile devam etmiştir. Hz. İshak (as)'ın soyundan olan İsrailoğulları'na, tarih boyunca pek çok Peygamber gelmiştir: Hz. Yakup (as), Hz. Yusuf (as), Hz. Musa (as), Hz. Harun (as), Hz. Yunus (as), Hz. Eyüp (as), Hz. İlyas (as), Hz. Davud (as), Hz. Süleyman (as), Hz. Zekeriya (as), Hz. Yahya (as) ve Hz. İsa (as). Hz. İsmail (as)'ın soyundan ise İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sav), onun ailesinden gelen imamlar ve en son olarak da İmam Muhammed el-Mehdi (as) gelmektedir. Ayrıca Hz. Mehdi (as)'ın soyu bir taraftan Hz. Davud (as)'a kadar uzanan bir silsiledir.

Dolayısıyla Tevrat'ta geçen Ben-i İsrail, Ben-i İshak, Ben-i İsmail, hepsi Ben-i İbrahim'in neslidir. Hepsi Allah'ın mübarek kıldığı nesil olan Hz. İbrahim (as)'ın soyudur. İbrahimi dinlerde "hidayet veren" sıfatıyla ahir zamanda gelecek ve din ahlakının dünyaya hakimiyetine vesile olacak olan mübarek şahıs da, Hz. İbrahim (as)'ın neslindendir.Dolayısıyla Hz. Mehdi (as) Hz. İbrahim (as)'ın neslindendir.



Allah Hz. İbrahim (as)'ın Soyuna Hakimiyet Vaat Etmektedir

Allah, hakimiyetini gerçekleştirmek için Hz. İbrahim (as) soyunun iki kolundan gelen son temsilcileri korumuştur. Ahir zamanda emrinin gerçekleşmesi için İmam el-Mehdi (as) ve Hz. İsa (as)'ı biraraya getirecektir. Kuran'da ve Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde bildirilen bu hakimiyet dönemi, Tevrat'ta Hz. İbrahim (as)'ın soyundan gelen bir topluluğa vaat edilmekte ve şöyle bildirilmektedir:

Seni ziyadesiyle mübarek kılacağım; senin zürriyetini, göklerin yıldızları gibi, deniz kenarında olan kum gibi ziyadesiyle çoğaltacağım; senin zürriyetin düşmanlarının kapısına hakim olacaktır ve zürriyetin aracılığıyla yeryüzündeki bütün milletler mübarek kılınacaklar; çünkü sözümü dinledin. (Yaratılış, 22:17-18)

Ve Rab Abram'a (İbrahim'e) dedi ki:... seni büyük millet edeceğim ve seni mübarek kılacağım ve senin adını büyük edeceğim ve bereket ol ve seni mübarek kılanları mübarek kılacağım ve sana lanet edene lanet edeceğim ve yeryüzünün bütün kabileleri sende mübarek olacaktır. (Yaratılış, 12:1-3)

Soyunu gökteki yıldızlar kadar çoğaltacağım. Bu ülkelerin tümünü onlara vereceğim. Yeryüzündeki bütün uluslar senin soyun aracılığıyla kutsanacak. (Yaratılış, 26:4)

Yeryüzünün tozu kadar sayısız bir soya sahip olacaksın. Doğuya, batıya, kuzeye, güneye doğru yayılacaksınız. Yeryüzündeki bütün halklar sen ve soyun aracılığıyla kutsanacak. (Yaratılış, 28:14)

Tevrat'ta dünyanın son döneminde, Allah'a gönülden iman edenlerin yeryüzünde sorumluluk ve liderlik sahibi olacaklarını, din ahlakının yeryüzüne hakim olacağını anlatan bölümlerden bir kısmı şu şekildedir:

Allah buyurdu:... Andolsun ki tüm yeryüzü Allah'ın celali ile dolacaktır. (Sayılar, 14:21)

Alçak gönüllülere gelince yeryüzünün varisi olacaklar... Kötülerin bilekleri kırılacak ve Allah doğruların dayanağıdır. Allah salihlerin günlerini biliyor ve onların mirası ebedi olacaktır. (Mezmurlar, 37:11, 17-18)

Yeryüzünün dört bucağı anımsayıp Rab'be dönecek, ulusların bütün soyları O'nun önünde yere kapanacak. Çünkü egemenlik Rab'bindir... (Mezmurlar, 22:27-28)

Çünkü kötülerin kökü kazınacak, ama Rab'be umut bağlayanlar ülkeyi miras alacak. Yakında kötünün sonu gelecek, yerini arasan da bulunmayacak. Ama alçakgönüllüler ülkeyi miras alacak, derin bir huzurun zevkini tadacak... (Mezmurlar, 37:9-11)

Çünkü kötülerin gücü kırılacak, ama doğrulara Rab destek olacak... kötüler yıkıma uğrayacak; Rab'bin düşmanları kır çiçekleri gibi kuruyup gidecek, duman gibi dağılıp yok olacak. (Mezmurlar, 37:17-20)

Rab'be umut bağla, O'nun yolunu tut... Ama başkaldıranların hepsi yok olacak... Doğruların kurtuluşu Rab'den gelir... Rab onlara yardım eder, kurtarır onları, kötülerin elinden alıp özgür kılar, çünkü kendisine sığınırlar. (Mezmurlar, 37:34, 39-40)

Bu pasajlardan da açıkça anlaşılacağı üzere, Tevrat'ta haber verilen hakimiyet belirli bir grubun veya soyun diğer toplumlar üzerinde güç ve iktidar sahibi olması değil, Allah'a samimi imanın ve tüm insanlara emrettiği gerçek din ahlakının yeryüzüne hakim olmasıdır. Bununla birlikte Tevrat'ta iman sahibi Musevilerle ilgili övgü ifadeleri, Tevrat'ın indirildiği dönemde yaşayan samimi müminlere haber verilen müjdelerdir. Dolayısıyla Tevrat'ta Beni İsrail'e vadedilen hakimiyetle ilgili pasajların, samimi Allah inancını esas almadan, sadece belirli bir ulusun üstünlüğü olarak yorumlanması doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

Nitekim İslamiyet'te ve Musevilikte var olan "din ahlakının hakimiyeti" kavramı da, yeryüzünde din ahlakının yaşanmamasından kaynaklanan kötülük ve zorlukların, din ahlakının yaşanmaya başlaması ile ortadan kalkması ve güzel ahlakın yaygınlaşmasıdır. Müslümanların temennisi, Yüce Rabbimiz'in emrettiği ahlakın yani yardımlaşmanın, adaletin, dürüstlüğün, sadakatin, tevazunun, affediciliğin, merhametin, insanlar arasındaki ilişkilerde esas olması; herkesin Allah'ın rızasını kazanmak için en güzel ahlakı göstermekte yarıştığı bir ortamın tesis edilmesidir. Böyle bir ortamın sağlanması, hiç şüphesiz bu erdemlerin eksikliğinden kaynaklanan her türlü sorunu ortadan kaldıracaktır. Bu anlayışa sahip olan Müslümanların amacı güç ve iktidar sahibi olmak değil; Allah kendilerine böyle bir nimet lütfederse, bu nimeti din ahlakını daha çok yaymak için en iyi şekilde kullanmaktır. Müminlerin bu güzel özelliği bir Kuran ayetinde şu şekilde haber verilmiştir:

Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, marufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir. (Hac Suresi, 41)



Tevrat'ta Hakimiyet Vaat Edilen Topluluğun Özellikleri

Allah Musevileri, hak dine sadık kaldıkları, Peygamberlere itaat ettikleri ve yalnızca Allah'a gönülden iman ettikleri takdirde liderler kılacağını haber vermiştir. Allah'ın hakimiyet vaat ettiği kullarının vasıfları Tevrat'ta şöyle bildirmektedir:

Uymanız için size bildirdiğim bu buyrukları eksiksiz yerine getirir, Allah'ınız Rab'bi sever, yollarında yürür, O'na bağlı kalırsanız... hiç kimse size karşı koyamayacak...Bugün size bildirdiğim Allah'ınız Rab'bin buyruklarına uyarsanız kutsanacaksınız. (Yasanın Tekrarı, 11:22-27)

Allah İsrailoğulları'na hakimiyet için; Kendisi'ne bağlılığı, Allah'ın emirlerini eksiksiz yerine getirmeyi ve Allah sevgisini koşul olarak bildirmiştir. Tevrat'taki bu pasajın devamında ise, Yahudilere iki yol sunulduğu; imanı seçerlerse nimet, imandan yüz çevirirlerse bela ile karşılaşacakları şöyle bildirilir:

Ve bakın, bugün önünüze kutsamayı ve laneti koyuyorum: Bugün size bildirdiğim Allah'ınız Rab'bin buyruklarına uyarsanız kutsanacaksınız. Ama Allah'ınız Rab'bin buyruklarını dinlemez, bilmediğiniz başka ilahların ardınca giderek bugün size buyurduğum yoldan saparsanız, lanete uğrayacaksınız. (Yasanın Tekrarı, 11:26-28)

Hakimiyet vaat edilen topluluğun özellikleri, diğer Tevrat pasajlarında şöyle bildirilmektedir:

... Allah'ın Rab, Allah O'dur, Kendisi'ni sevenler ve emirlerini tutanlar için bin nesle kadar ahdi ve inayeti koruyan,... sadık Allah'tır... (Yasanın Tekrarı, 7: 9-10)

Allah'ınız Rab'bi sevin, sözüne uyup O'na bağlanın... söz verdiği ülkede uzun yaşamanızı sağlayacaktır. (Yasanın Tekrarı, 30:20)

Allah'ınız Rab el attığınız her işte sizi başarılı kılacak; çok sayıda çocuğunuz olacak, hayvanlarınızın yavruları, toprağınızın ürünü bol olacak. Rab atalarınızdan nasıl hoşnut kaldıysa, sizden de öyle hoşnut kalacak ve sizi başarılı kılacak. Yeter ki, Allah'ınız Rab'bin sözünü dinleyin, bu Yasa Kitabı'nda yazılı buyruklarına, kurallarına uyun ve bütün yüreğinizle, bütün canınızla O'na dönün. (Yasanın Tekrarı, 30:9-10)

Tevrat'tan bir başka bölümde ise, hakimiyetin Allah'tan korkanlara vadedildiği bildirilmektedir:

Rab'den korkan o adam kimdir?...Canı iyilikte oturacak; onun soyu yeryüzünün varisi olacaktır. Rab'bin sırrı ondan korkanlara olacaktır... (Mezmurlar, 25:12-14)

Yine Tevrat'ta Allah'a tevekkül eden (dayanıp güvenen), alçakgönüllü olan, Allah'a imandan zevk duyan kişilerin, hakimiyete ve Allah'ın nimetlerine varis oldukları bildirilmektedir:

Sen Rab'be güven ve iyilik yap... Rab'den zevk al, O senin içindeki istekleri yerine getirecektir. Herşeyi Rab'be bırak, O'na güven... Rab'be umut bağlayanlar yeryüzünün varisi olacaklardır... alçakgönüllüler ülkeyi miras alacak, derin bir huzurun zevkini tadacak. (Mezmurlar, 37:3-11)

Eğer Allah'ın Rab'bin emirlerini tutarsan ve O'nun yollarında yürürsen,... size söz verdiği ülkede bolluk içinde yaşamanızı sağlayacak: Rahminizin meyvesi kutsanacak; hayvanlarınızın yavruları, toprağınızın ürünü verimli olacak. Rab ülkenize yağmuru zamanında yağdırmak ve bütün emeğinizi verimli kılmak için, göklerdeki zengin hazinesini açacak. Birçok ulusa ödünç vereceksiniz; siz ödünç almayacaksınız. Ve eğer bugün sana emretmekte olduğum Allah'ın Rab'bin emirlerini tutmak ve yapmak için onları dinlersen ve başka ilahlara kulluk etmek için, onların ardınca yürümek üzere, bugün sana emretmekte olduğum bütün sözlerden sağa ve sola sapmazsan, Rab seni kuyruk değil baş yapacak ve ancak üstün olacak, alt olmayacaksın. (Yasanın Tekrarı, 28:9-14)

Tevrat'ta hakimiyet vaat edilen topluluğun özellikleri toplu olarak değerlendirildiğinde, Allah'ın hakimiyet nasip edeceği kimseler şu vasıflara sahip olacaklardır:

- Allah yolunda yaşamak

- Herşeyiyle sadece Allah'a yönelmek

- Allah'ın emirlerini eksiksiz yerine getirmek

- Allah'ı sevmek

- Allah'tan korkmak

- Allah'a şirk koşmamak

- Allah'a bağlı ve sadık olmak

- Allah'a dayanıp güvenmek

- Allah'a imandan zevk almak

- İyilik yapmak

- Alçakgönüllü olmak

Tevrat'ta yer alan hakimiyet, samimi olarak iman edenlere müjdelenmiş olan Allah'a imanın ve hak din ahlakının hakimiyetidir. Bu hak din ise "Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez..." (Al-i İmran Suresi, 85) ayetinde buyrulduğu üzere, Allah Katında İslam'dır.*



*Ek aÇIklama:

Dindar Museviler, takva sahibi Müslümanları "Beni Nuh (Nuh'un Çocukları)" kavramıyla ifade ederler. Diğer bir deyişle, Museviler Müslümanları Hz. Nuh (as)'a verilen emirlerin uygulayıcısı olarak görürler. Kuran'da Yüce Rabbimiz Hz. Nuh (as)'a vahyettiklerini diğer Peygamberlere ve Peygamberimiz (sav)'e de vahyettiğini bildirmektedir:

O: "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri' etti (bir şeriat kıldı). Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten Kendisi'ne yöneleni hidayete erdirir. (Şura Suresi, 13)

Bir Musevi'nin, Musevi olmayan bir kişiyi "Beni Nuh" olarak görmesi, bu kişinin şu hükümlere uyarak yaşadığının bir ifadesidir:

1. Bir ve Tek Allah'a inanmak (Allah'ı tenzih ederiz, şirkin yasak olması)

2. Yüce Allah'a derin saygı duymak (Allah'ı tenzih ederiz, küfrün yasak olması)

3. Allah'ın verdiği canı korunmak (cinayetin yasak olması)

4. Aile kavramını korumak (zinanın yasak olması)

5. Mülkü korunmak (hırsızlığın yasak olması)

6. Helal et yemek (hayvan canlıyken koparılan parçasını yememek)

7. Adaleti sağlamak (adaleti sağlayan mahkemelerin kurulması)

Bu bakımdan bir Musevi için "Müslümanlar", kendini Allah'a teslim edip, tüm bu hükümleri gözeterek yaşayan takva sahibi kimselerdir. Museviler, Mesih (Hz. Mehdi (as)) döneminde, tüm insanlığın Allah'a boyun eğip, bu en temel yasalara uygun yaşayacaklarını umarlar. Ahir zamanda İslam ahlakının hakim olması ve tüm insanlığın Müslüman olması da, Museviler açısından, tüm insanlığın doğru birer "Beni Nuh" olması olarak görülür.


TEVRAT'TA HAKİMİYET VAAT EDİLEN TOPLULUK,
HZ. MEHDİ (AS)'IN CEMAATİDİR

Ahir zamanda gelecek Hz. Mehdi (as)'ın ve cemaatinin özellikleri, vesile olacakları müjdeli dönem, İbrahimi dinlerin kendi kutsal kaynaklarında çok detaylı tarif edilmektedir. Hikmetli bir şekilde aktarılan tüm bu tarifler, her üç dinde de birbiriyle şaşırtıcı bir uyum içindedir. Bundan asırlar önce tasvir edilen bir ortamın, günümüz şartlarını yüzlerce delille tam olarak yansıtması, Hz. Mehdi (as)'ın çıkışının çok yakın olduğunu bizlere göstermektedir.

Peygamberimiz (sav)'in hadislerine göre, Hz. Mehdi (as) ve cemaati, tüm dünya insanlarının geleceği için çok önemli ve çok faydalı faaliyetler yaptıkları halde, ilk dönemlerde bilinmeyecekler ve çok az sayıdaki mümin topluluğu dışında onlara destek olan olmayacaktır. Ancak iman gözü ile bakanlar, Hz. Mehdi (as)'ı ve cemaatini, zannı galipleriyle (üstün gelen kanaatleriyle) bileceklerdir. Her şekilde bu mübarek kişinin Mehdiyet makamına haiz olduğu, Allah'ın dinini yaymaktaki başarısı ile kendini gösterecektir.

Bir ayette, Kitap Ehli'nin Peygamber Efendimiz (sav)'i "çocuklarını tanır gibi" tanıyacakları bildirilmektedir:

Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu (Peygamberi), çocuklarını tanır gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü, bildikleri halde gerçeği gizlerler. (Bakara Suresi, 146)

Bu ayet işari manada, Hz. Mehdi (as)'ın tanınacağına da işaret etmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.) Hz. Mehdi (as) da ortaya çıktığında, Peygamberimiz (sav)'in tasvirleri ışığında, insanlar onu çocuklarını tanır gibi tanıyacaklardır. Ancak buna rağmen bazı insanlar, bu mübarek şahsı tanımazlıktan gelecek ve kendisini inkar edeceklerdir.



Allah'ın Hakimiyet Vaadinde Saf İman Ölçüdür

Kutsal Kitaplarda bildirilen ve ahir zamanda gerçekleşecek olan hak din ahlakının hakimiyeti, soy ya da herhangi bir maddi kıstasla değil, iman ve ahlak üstünlüğü ile olacaktır. Bir kısım Yahudiler, Tevrat'ta hakimiyet vadedilen topluluğun, takva ya da samimiyetlerine bakılmaksızın, Yahudi toplumu olduğunu öne sürmektedirler. Ancak bu durum, bizzat dindar Museviler tarafından da kabul edilmemekte, hatta eleştirilip kınanmaktadır.

Açıktır ki, Tevrat'ta bahsi geçen ve hakimiyet vaat edilen, samimi iman sahibi topluluğun vasıflarına kim sahipse, Allah, iman ve din ahlakının hakimiyetine onları vesile edecektir. Diğer bir deyişle Allah'a imanı ve din ahlakını hakim edecek olanlar, Allah'a samimi olarak iman eden, O'na saygı dolu bir korkuyla bağlı, Allah'ın bildirdiği ahlakı koruyan, gönülden teslim olmuş, şefkati, merhameti ve sevgiyi yaşayan müminlerdir. Hakimiyet, bir topluma veya soya değil, samimi müminlere vadedilmiş bir müjdedir.

Bir kişinin sadece Musevi ya da Hıristiyan olarak doğduğu için kendisine hakimiyet vadedildiğini düşünmesi ise, çok büyük bir yanılgı olacaktır. Önemli olan bir kimsenin hangi toplumun parçası olarak doğduğu değil; Allah'a, din ahlakına ve Peygamberlere olan bağlılığı, sadakati, itaati ve teslimiyetidir. Bir kişi, Allah'ın varlığını kabul etmiyorsa ya da Allah'ın kudretini gereği gibi takdir edemiyorsa veya din ahlakını tam anlamıyla yaşamıyorsa; Peygamberlere inanıp onların mübarek sünnetlerini devam ettirmiyorsa; bu kişinin hangi soya ya da topluma mensup olduğu ona bir fayda sağlamayacaktır. Allah'a inanmayan, O'na gönülden teslim olmayan bir kimsenin, Hz. İbrahim (as)'ın, Hz. Yakup (as)'ın, Hz. Musa (as)'ın soyundan olması bir anlam taşımaz; çünkü bu kişi soyundan geldiği mübarek Peygamberleri reddetmiş bir kişidir. Bir kimsenin iman sahibi olmadan, sadece Peygamberler neslinden gelmesi, o kişiyi mübarek bir insan kılmaz. Hz. İbrahim (as)'ı, Hz. İshak (as)'ı, Hz. Yakup (as)'ı, Hz. Musa (as)'ı kabul etmeyen, Allah'ı sevmeyen, Allah'tan korkmayan bir kişinin hangi soydan geldiğinin Allah Katında bir önemi yoktur.

Allah Kuran'da, insanı değerli kılan tek ölçünün, takva olduğunu bildirmiştir:

... Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. (Hucurat Suresi, 13)

Bir başka ayette ise, takva sahipleri için şöyle bir haber verilmiştir:

... Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir. (Hud Suresi, 49)

Takva sahibi olanlar, Allah yolunda samimi çaba sarf ederek güzel sonucunu Allah'tan uman, Allah'ın rızası dışında bir karşılık beklemeyen, canını ve malını Allah'a satmış, Allah'tan şiddetle korkan ve Allah'ı aşkla seven kimselerdir. Samimi iman ve hak din ahlakının hakimiyeti için Allah'ın varisleri de onlardır.

Sonuç olarak, Allah'ın hakimiyet vadetmesindeki asıl ölçü samimi imandır. Tevrat'taki hakimiyet izahlarıyla kastedilen, sadece belli bir milletten olmak değildir. Müslüman olan -yani Allah'a teslim olmuş- ve Allah'a şirk koşmadan, samimi inanan kim ise, o kişi iman edenler topluluğunun bir parçası olur. Tevrat'ta bahsedilen Ben-i İsrail topluluğu da odur. Diğer bir deyişle "Ben-i İsrail", Hz. Yakup (as)'ın samimi ve dindar varisleri ile birlikte, soyuna bakılmaksızın gerçek "Müslüman (Allah'a teslim olmuş)" olanlardır.

Allah'ın seçip hakimiyet vadettiği topluluk, Nur Suresi 55. ayette bildirildiği gibi, şu vasıflara sahip olacaktır:

1) Allah'a iman etmek,

2) Salih amellerde bulunmak,

3) Yalnızca Allah'a ibadet etmek,

4) Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak.

Allah'ın vadettiği hakimiyet böyle bir topluluğa yöneliktir. Yoksa Ben-i İsrail soyundan olup, dindar olmayan bir topluluğun dünyaya hakim olması beklenemez. Kaldı ki tarih boyunca birbirine çok yakın mekanlarda yaşamış olan soyların, keskin bir şekilde, birbirlerine karışmadan devam etmeleri gibi bir durum söz konusu olamaz. Dolayısıyla Hz. İbrahim (as)'ın oğulları olan Hz. İshak (as) ve Hz. İsmail (as)'ın soylarının karışmaması da mümkün değildir. Kastedilenin soy değil, inanç birliği olduğu açıktır.

Nitekim Tevrat'ın Yaratılış bölümünde, Hz. İshak (as)'ın oğlunun Hz. İsmail (as)'ın kızı ile evlendiği bildirilmektedir. (Yaratılış, 28:7-10) Tevrat'ta bildirilen bu durum, soyların daha en başından karışmış olduğuna açık bir örnek teşkil etmektedir. Kaldı ki, yakın bölgelerde yaşayan Hz. İshak (as) ve Hz. İsmail (as)'ın soyları, Hz. İbrahim (as)'ın oğulları olarak her yönden akrabalık bağları içindedir. Dolayısıyla, Allah'a imanı ve gerçek din ahlakını hakim kılacağı haber verilen topluluk, herhangi bir soy veya ırk değil, Hz. İbrahim (as)'ın hak dinini, günümüzdeki ismiyle "İslam" ahlakını hakim edecek olan topluluktur.

Ayrıca Kuran'da Allah, tüm elçilerin tek bir aile olduklarını bildirmektedir:

Gerçek şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti; Onlar birbirlerinden (türeme tek) bir zürriyettir. Allah işitendir, bilendir. (Al-i İmran Suresi, 33-34)

Allah, En'am Suresi'nde de birbirlerinin soyundan gelen elçilerden bahsetmektedir:

İman edenler ve imanlarını zulümle karıştırmayanlar, işte güvenlik onlar içindir ve onlar hidayete ermişlerdir. Bu, İbrahim'e, kavmine karşı verdiğimiz delilimizdir. Biz, dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz senin Rabbin, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir. Ve ona İshak'ı ve Yakup'u armağan ettik, hepsini hidayete eriştirdik; bundan önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u hidayete ulaştırdık. Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da (hidayete eriştirdik.) Onların hepsi salihlerdendir. İsmail'i, Elyasa'yı, Yunus'u ve Lut'u da (hidayete eriştirdik). Onların hepsini alemlere üstün kıldık. Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik. (Enam Suresi, 82-87)

Bütün Peygamberler birbirinin soyundan gelmektedir. Hz. Yakup (as)'ın, Hz. Süleyman (as)'ın veya Hz. Davud (as)'ın soyundan bahsedilirken, Hz. İbrahim (as)'ın soyu kastedilmektedir ve hakimiyet Peygamberler soyu olan Hz. İbrahim (as)'a vaat edilmektedir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) de bu mübarek soydandır. Hz. Mehdi (as) da hadislerde belirtildiğine göre, bu soydan gelmektedir. Halk arasında bu soydan gelenlere "seyyid" denilmektedir.

Hz. Mehdi (as) da seyyid olacaktır. Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bu konu şöyle bildirilmektedir:

Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah benim Ehl-i Beytim'den (soyumdan) bir zatı (Hz. Mehdi (as)'ı) gönderecek. (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)

Benim Ehl-i Beytim'den bir şahıs (Hz. Mehdi (as)) bütün dünyaya hakim oluncaya kadar günler ve geceler gitmez. (En-Necmu's Sakıb, Ukayli)



Hz. Mehdi (as) ve Cemaati Kaderde Bellidir

İnsan hem kendi kaderinin hem de dünyanın kaderinin sadece izleyicisidir. Kimsenin bu kadere yön vermesi mümkün değildir. Aynı şekilde bu kaderle ilgili yorumda bulunması, bundan razı olması veya buna itiraz etmesi, Allah'ın vaadini ve kaderde takdir ettiklerinin gerçekleşmesini kesinlikle değiştiremez. Allah kaderde kimi seçip, kimin vesilesiyle dünyaya din ahlakını hakim edeceğini belirlemişse, Hz. Mehdi (as) da o kimse olacaktır.

Yoksa hiç kimse çıkıp Mehdi olduğunu iddia edemez. Kaldı ki Mehdilik bir iddia değildir. Gayret etmekle ya da çalışmakla, elde edilebilecek bir makam da değildir. Mehdi olabilmek için, bunun o kişinin kaderinde olması; Mehdi olarak yaratılması gereklidir.

Hadislerde ve İslam alimlerinin açıklamalarında belirtildiği gibi, Hz. Mehdi (as) soyundan çok, icraatlarıyla tanınacaktır. Hz. Mehdi (as) ve cemaatinin ana faaliyeti dinsizlikle fikri mücadele ve hak din ahlakını tüm dünyaya yaymak olacaktır. Dinsiz ve imansız ideolojileri fikren mağlup eden, Allah'ın varlığının delillerini açıkça ortaya koyan, insanların imanlarına vesile olup din ahlakını yeryüzüne yayan kişi (Allah'ın izniyle) Hz. Mehdi (as)'dır. Bu faaliyetler ve gelişmeler olmadan, bir kişinin veya topluluğun herhangi bir iddiada bulunmasının manası yoktur.


TEVRAT'TA VE DİĞER MUSEVİ KAYNAKLARDA
HZ. MEHDİ (AS)'A İŞARETLER
Hz. Mehdi (as)'ın -Musevilerin tabiriyle Mesih'in- geleceğine inanmak, Museviliğin temel inanç esaslarından biridir. Musevilerin 12. yüzyıldan bu yana en büyük Tevrat alimlerinden biri olarak kabul ettikleri Haham Maimonides (İbn-i Meymun), Museviliğin 13 temel inanç esasından on ikincisini, "Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceğine inanmak" olarak açıklamıştır. Bu esaslara göre, Musevilerin "Mehdi" ile ilgili inançları şu sözlerle belirlenmiştir: "Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceğine gönülden inanıyorum, gelişi gecikse bile, her gün onun gelişini bekliyorum."
Mesih'in -yani Hz. Mehdi (as)'ın- gelişini inkar edenlerin durumu ise, Musevilerin kutsal kaynaklarından Mişna'da şöyle açıklanmaktadır:
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceğine inanmayan veya onun gelişini beklemeyen bir kişi, sadece bütün Peygamberler karşı gelmekle kalmaz, Tevrat'ı ve hocamız Musa'yı da inkar etmiş olur. (Maimonides, Mişna Tora, Kralların Yasaları, 11:1)
Ayrıca Musevilerin her gün üç kere ettikleri Şemone Esre (Shmone Esre) adlı duada, Hz. Mehdi (as)'ın gelişinin yakın olmasına yönelik Allah'a edilen dua da yer alır. Bu dua, din ahlakının gereği olan adaletin yeniden sağlanması, ahlaksızlığın, günahın ve kötülüğün son bulması, doğruluğun hakim olması için Hz. Mehdi (as) beklentisiyle yapılır. Bu bölümde Tevrat'ın, Kuran ayetleri ve Peygamberimiz (sav)'in hadisleri ile uyum içinde olan bölümlerinden, Hz. Mehdi (as)'a işaret eden kısımlara yer verilecektir.


MUSEVİ KAYNAKLARINDA HZ. MEHDİ (AS)'IN
ÇIKIŞINDAN ÖNCEKİ DÖNEM

Musevilere göre, Hz. Mehdi (as) -onların tabiriyle Mesih- gelmeden önceki devirde, dünyaya dinsizliğin neden olduğu ahlaki çöküntü hakim olacaktır. İnsanlarda utanma hissi azalacak, zulüm ve kibir artacak, merhamet sahibi kimse kalmayacak, dindarlar hor görülecek, küfür ve fitne yaygınlaşacak; diğer taraftan felaketler, zulüm ve savaşlar birbirini izleyecek; toprakların bereketi azalacak, pahalılık, kıtlık ve yoksulluk artacaktır.
Musevilerce kutsal kabul edilen kaynaklarda yer alan, Hz. Mehdi (as)'ın çıkışından önceki dönemin özelliklerinden bir kısmı şöyledir:

1. Ahir zamanda alametlerin belirmesi:
Rab diyor ki... "Bütün milletleri ve dilleri biraraya toplayacağım vakit geliyor ve gelip Benim izzetimi görecekler. Ve aralarına bir alamet koyacağım." (Yeşaya, 66:17-19)
Ben Rab'bim... Bakın, önceden bildirdiklerim gerçekleşti. Şimdi de yenilerini bildiriyorum; bunlar ortaya çıkmadan önce size duyuruyorum. (Yeşaya, 42:8-9)

2. Ateizmin yaygınlaşması:
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği nesilde... tüm devletler Minim dinini [ateizmi] kabul edecek ve verilen öğütlerden yüz çevrilecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)
"... Kahin de (din adamı da) Allah'sız; Mescidimde bile kötülüklerini gördüm" diyor Rab. (Yeremya, 23:11)
Davud oğlu [Hz. Mehdi (as)] tüm dünya kafirliğe dönene dek gelmeyecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)

3. Dindarların hor görülmesi:
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... günahtan korkan insanlar hor görülecek ve gerçeklerden yoksun kalınacak... (Talmud, Sota 49b)
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geldiği nesilde... Allah'tan korkan kişiler hor görülecek. (Talmud, Sanhedrin 97a)
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geldiği nesilde... kötülükten ayrı giden kişi, kendisini bir av yapacak... Kötülüğü terk eden kişiyi, kendi halkı alaya alacak. (Talmud, Sanhedrin 97a)

4. Kötü insanların takdir görmesi:
Davud oğlu'nun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği nesilde... kötü insan takdir görecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)
Sizler ki, iyiden nefret edersiniz ve kötüyü seversiniz. (Mika, 3:2)

5. Din eğitiminden uzaklaşılması:
... Öğrencilerin [Allah'ın sözlerini öğrenenlerin] sayısı azalmadıkça... Mesih [Hz. Mehdi (as)] gelmeyecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)

6. Yönetimlerin din ahlakından uzaklaşması:
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] geldiği nesilde... krallık delalete düşecek, fakat onları uyaran kimse olmayacak. (Talmud, Sanhedrin 97a)
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... devlet yönetimleri delalete düşecek [dini inançlara ters düşecek] ve onları kınayacak kimse olmayacak... (Talmud, Sota 49b)
... Davud oğlu [Hz. Mehdi (as)] Roma'nın günahkar krallığı [dinsizlik] dokuz ay boyunca tüm dünyaya [hakimiyetini] yayana dek gelmeyecektir. (Talmud, Yoma 10a)
[i] 7. Yöneticilerin ehil olmaması:
Çocukları onlara yönetici atayacak, küçük çocuklar onlara egemen olacak. (Yeşaya, 3:4)

8. Kadın yöneticilerin artması:
Çocuklar onları eziyor, kadınlar onu yönetiyor... (Yeşaya, 3:12)


Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply
#2
İngiltere Eski Başbakanı, Margaret Thatcher
Almanya Başbakanı, Angela Merkel
Amerika Birleşik Devletleri'nin Dışişleri Bakanı, Hillary Clinton
Ukrayna Başbakanı,
Yulia Timoşenko


9. Liderlerin çıkar peşinde koşmaları:
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği nesilde... bu neslin liderleri köpekler gibi davranacak... (Talmud, Sanhedrin 97a)
... Önderleri akşam gezen aç kurtlar gibi, sabaha bir şey bırakmazlar. (Sefanya, 3:3)
10. Kötülerin güç sahibi olması:
... Kötülük edenleri güçlendirdiklerinden, kimse kötülüğünden dönmüyor... (Yeremya, 23:14)
... İzledikleri yol kötü, güçlerini haksızca kullanıyorlar. (Yeremya, 23:10)
Yöneticileri kükreyen aslanlar [gibi]... (Sefanya, 3:3)
11. Adaleti sağlayanların kalmaması:
Davud oğlu [Hz. Mehdi (as)] tüm hakimler ve yöneticiler gidene dek gelmeyecek... (Talmud, Sanhedrin 98a)
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği nesilde... haktan tamamen uzaklaşılacak... (Talmud, Sanhedrin 97a)

12. Yoksulluğun artması:
Davud oğlu [Hz. Mehdi (as)]... ceplerde metelik bitene dek gelmeyecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)

13. Haksız kazancın artması:
... Herşeye Egemen Rab onlara [halkın ileri gelenlerine] diyor ki: ... "Bağları yiyip bitiren sizsiniz. Evleriniz yoksullardan zorla aldığınız malla dolu... Ne hakla... halkımı eziyor, yoksulu sömürüyorsunuz?" (Yeşaya, 3:14-15)
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği nesilde... soyguncular ve soyguncuların soyguncuları olacak... (Talmud, Kethuboth 112b)

14. Açlık ve kıtlık olması:
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği yedi yıllık sürenin sonunda... açlık okları gönderilecek... büyük bir kıtlık olacak ve bunda erkekler, kadınlar, çocuklar, dindar adamlar ve azizler ölecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)
Davud oğlu [Hz. Mehdi (as)], hasta için bir balık aranıp da bulunamayıncaya dek gelmeyecek... (Talmud, Sanhedrin 98a)
15. Toprakların bereketinin azalması:
... Bağbozumu olmayacak, devşirecek meyve bulunmayacak... Güzel tarlalar, verimli asmalar, halkımın diken ve çalı bitmiş toprakları için, neşeli kentteki mutluluk dolu evler için göğsünüzü dövün. (Yeşaya, 32:10-13)
Tohumlar keseklerin altında çürüdü, tahıl yok oldu, ambarlar boş kaldı, depolar yıkıldı. Hayvan sürüleri nasıl da inliyor! Sığır sürüleri çaresiz, çünkü otlaklar kurudu... ateş otlakları yok etti, bütün ağaçları kavurdu. (Yoel, 1:17-19)
<img src="http://www.harunyahya.org/imani/hz_ibrahimin_nesli/res/susuzluk.jpg" align="right" />Tarlalar harap oldu, toprak acılı. Çünkü tahıl mahvoldu... Arpa, buğday için dövünün... çünkü tarlaların ürünü yok oldu. Asmalar kurudu, incir ağaçları soldu; nar, hurma, elma bütün meyve ağaçları kurudu... (Yoel, 1:10-12)

16. Kuraklık olması:
Dünya kuruyup büzülüyor, yeryüzü solup büzülüyor... (Yeşaya, 24:4)
... Otlaklar kurumuş... (Yeremya, 23:10)
... Asmalar soldu... (Yeşaya, 24:7)
... Otlaklar kurudu... Akarsular kurudu... (Yoel, 1:18-20)
Asmalar kurudu, incir ağaçları soldu; nar, hurma, elma, bütün meyve ağaçları kurudu... (Yoel, 1:12)
17. Hayvanların telef olması:
Hayvanlar nasıl da inliyor! Sığır sürüleri çaresiz... Koyun sürüleri perişan oldu... Yabanıl hayvanlar bile sana sesleniyor. Çünkü akarsular kurudu, ateş otlakları yok etti. (Yoel, 1:18-20)
... Bütün hayvanlar da -at, katır, deve, eşek- benzer bir belaya çarptırılacak. (Zekeriya, 14:15)
29-30 Nisan 1991'de Bangladeş'te meydana gelen sel felaketinde 139.000 insan ölmüştür. Yaklaşık yarım milyon hayvan da telef olmuştur.


18. Sıkıntı ve zorluk dönemi olması:
... En yiğit asker bile acı acı feryat edecek... Acı ve sıkıntı, yıkım ve felaket, zifiri karanlık bir gün olacak, bulutlu, koyu karanlık bir gün. (Sefanya, 1:14-15)
"... İzledikleri yol onlar için kaygan olacak; karanlığa sürülecek, orada tökezleyip düşecekler... Başlarına felaket getireceğim" diyor Rab. (Yeremya, 23:12)
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geldiği nesilde... [alimlerden] geri kalan diğerlerinin gözleri keder ve belalarla düşecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)
... Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] doğum sancıları, "o gün" burada yazılıdır... (Talmud, Şabat, 118a)
Hadi o [Hz. Mehdi (as)] gelsin... Bir kimse tarlaya çıkıp bir muhafızla karşılaştığında, sanki bir aslanla karşılaşmış gibidir. Şehre girip vergi toplayan birine yanaştığında, sanki bir ayıyla karşılaşmış gibidir. Evine girip kızlarını ve oğullarını açlık ızdırabı içinde bulduğunda, sanki bir yılan tarafından sokulmuş gibidir... Doğum sancısı çeken bir kimse gördün mü? Niçin her insanın, sanki doğum sancısı çeken bir kadın gibi, elleri belinde ve tüm yüzler sararmış görüyorum?... (Talmud, Sanhedrin 98b)

19. Belaların ardı ardına gelmesi:
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geldiği nesilde... sürekli yeni belalar ve şeytani kararların yürürlüğe konması olacak; her yeni kötülük, bir diğeri bitmeden hızla gelecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)
"Mesih [Hz. Mehdi (as)] ne zaman gelecek?" Cevap verdi: "Kötülük o insanların üzerini sarıp örttüğünde." "Bana lanet mi ediyorsun" diye haykırdı. O hemen cevap verdi: "Bu bir ayettir: 'Dünyayı karanlık, halkları koyu karanlık örtüyor; oysa Rab senin üzerine doğacak, yüceliği üzerinde görünecek.'" [Yeşaya, 60:2] (Talmud, Sanhedrin 99a)
.... Nehir gibi birçok belayla sarılmış bir nesil gördüğünde, onu [Hz. Mehdi (as)'ı] bekle ve hazırlan; çünkü şöyle yazılmıştır: Düşman azgın bir ırmak gibi geldiğinde, Rab'bin Ruhu onu kaçırtacak. [Yeşaya, 59:19] Bunun ardından şu gelir; Kurtarıcı gelecek... [Yeşaya, 59:20] (Talmud, Sanhedrin 98a)
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği nesilde... imtihan arkasından imtihan gelecek... (Talmud, Kethuboth 112b)
... Lanet dünyayı yiyip bitirdi... (Yeşaya, 24:6)
Dehşet haberinden kaçan çukura düşecek; çukurdan çıkan tuzağa yakalanacak... (Yeşaya, 24:18)

20. Fitnenin artması:
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geldiği nesilde... sürekli yeni belalar ve şeytani kararların yeniden yürürlüğe konması olacak... (Talmud, Sanhedrin 97a)
... Sana yol gösterenler seni saptırıyor, yolunu şaşırtıyorlar. (Yeşaya, 3:12)
... Her türlü kötülüğü yapmaya istekli görünüyorlar. (Sefanya, 3:7)

21. Ümitsizliğin hakim olması:
Tekrar kurtulacaklarına dair ümitlerini kaybetmedikçe [Hz. Mehdi (as)] gelmeyecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)
<img src="http://www.harunyahya.org/imani/hz_ibrahimin_nesli/res/fuhus-DL.jpg" align="right" />22. Fuhuşun yaygınlaşması:
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği nesilde, alimlerin toplanma meclisleri, fuhuş evleri haline gelecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)
... Fahişelere ücret olarak erkek çocukları verdiler... kızları sattılar. (Yoel, 3:3)
... Ülke zina edenlerle dolu... (Yeremya, 23:10)
... Şu korkunç şeyi gördüm: Zina ediyorlar... (Yeremya 23:14)
Ahir zamanda görülen ahlaki çöküşün en açık örneği, hiç kuşkusuz her türlü ahlaksızlığın ve sapıklığın hayasızca yaşanmasıdır. Günümüzde de eşcinselliğin kimi çevreler tarafından takdir edilerek yaşanması, hatta eşcinsellere bazı ülkelerde resmi evlilik hakkı tanınması, bu ahlaki sapkınlığın toplumda ne denli derinleştiğinin açık bir delilidir.


23. İnsanlarda utanma hissinin azalması:
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği nesilde... babası ayıpladığında oğlu utanmayacak... (Talmud, Sanhedrin 97a)
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği nesilde hayasızlık artacak... saygıdan uzaklaşılacak... (Talmud, Sanhedrin 97a)
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... arsızlık artacak ve haysiyet azalacak... (Talmud, Sota 49b)
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... oğul babasına küfredecek... oğul babasının önünde utanmayacak... (Talmud, Sota 49b)
... Genç yaşlıya, sıradan adam onurlu kişiye hayasızca davranacak. (Yeşaya, 3:5)

24. Ahlaksızlığın artması:
Haham Johanan dedi ki: Davud oğlu [Hz. Mehdi (as)] yalnız... tümüyle kötü yolda bir nesil geldiğinde çıkacak. (Talmud, Sanhedrin 98a)
Haham Johanan dedi ki: Giderek bozulmakta olan bir nesil gördüğünüzde, onun [Hz. Mehdi (as)'ın] gelişini ümit edin. (Talmud, Sanhedrin 98a)
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] geldiği nesilde... saygınlık azalacak. (Talmud, Sanhedrin 97a)
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... gençler yaşlıları utandıracak ve yaşlılar gençlerin yanında ayakta kalacak... bir oğul babasının önünde utanmayacak. (Talmud, Sota 49b)
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... ilim merkezleri ahlaksızlık için kullanılacak... (Talmud, Sota 49b)
... Kötülük edenleri güçlendirdiklerinden, kimse kötülüğünden dönmüyor... Hepsi Sodom gibi... Gomora gibi oldu. (Yeremya, 23:14)

<img src="http://www.harunyahya.org/imani/hz_ibrahimin_nesli/res/yalan.jpg" align="right" />25. Yalan ve sahtekarlıkların artması:
... Yalan peşindeler... (Yeremya, 23:14)
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği nesilde... soyguncular ve soyguncuların soyguncuları olacak... (Talmud, Kethuboth 112b)
İnsan insana, komşu komşuya haksızlık edecek... (Yeşaya, 3:5)

26. Yüzlerin zilletli olması:
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... bu neslin yüzü köpek yüzüne benzeyecek... (Talmud, Sota 49b)
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] geldiği nesilde... insanların yüzleri köpek yüzüne benzeyecek. (Talmud, Sanhedrin 97a)
27. Merhamet, şefkat duygularının körelmesi:
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... sınırlarda yaşayanlar bir yerden diğerine [yardım dileyerek] gezinecek; fakat hiç kimse onlara acımayacak... (Talmud, Sota 49b)
28. İsyankarlığın artması:
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği nesilde... kızlar annelerine isyan edecek, gelinler de kayınvalidelerine isyan edecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... oğul babasına küfredecek; bir kız annesine, gelin kaynanasına karşı gelecek... (Talmud, Sota 49b)

29. Ailevi bağların zayıflaması:
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... bir adamın ailesi kendi düşmanı olacak... (Talmud, Sota 49b)

30. Münafıkların artması:
Davud oğlu [Hz. Mehdi (as)], [iman edenlere] ihanet edenler artana kadar gelmeyecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)
... Hainler hainliklerini sürdürüyor. Evet, hainler sürekli hainlik ediyorlar. (Yeşaya, 24:16)
31. İlim adamların sayısının azalması:
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geldiği nesilde, alimler sayıca az olacak... (Talmud, Sanhedrin 97a)

32. İlim adamlarına verilen önemin azalması:
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geldiği nesilde... hikmet yazanlardan [ilim sahiplerinden] hoşlanılmayacak. (Talmud, Sanhedrin 97a)

33. İlim adamlarının yozlaşması:
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... alimlerin aklı bozulacak... (Talmud, Sota 49b)
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği nesilde, alimler yargılanacak... (Talmud, Kethuboth 112b)
... Kahinleri [din adamları] kutsal olanı kirletip, Yasa'yı [Allah'ın hükümlerini] çarpıtırlar. (Sefanya, 3:4)

34. Savaşların artması:
Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği yedi yıllık sürenin sonunda... yedinci yılda, savaşlar [olacak]; yedi yıllık sürenin bitiminde Davud oğlu [Hz. Mehdi (as)] gelecek... (Talmud, Sanhedrin 97a)
... Savaşmaları için bütün ulusları biraraya getireceğim... Evler yağmalanacak, kadınların ırzına geçilecek. Kentte yaşayanların yarısı sürgüne gönderilecek... (Zekeriya, 14:2)
... Göklerde ve yerde alametler göstereceğim; kan ve ateş ve duman direkleri. (Yoel, 2:30)
... Onlar (Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği) yedinci yılda kurtarılmaları kaderlerinde belirlendiği için, kurtuluştan bahis yedinci takdistedir. Fakat bir üstat dedi ki: "Altıncı yılda uğultular olacak, yedincide savaşlar, yedincinin sonunda Davud oğlu [Hz. Mehdi (as)] gelecek. Savaş da kurtarılışın başlangıcıdır." (Talmud, Megilah 17b)
35. Ortadoğu'da kan dökülmesi:
... Mesih [Hz. Mehdi (as)] ne zaman gelecek?... Bize bir işaret söyle... Paneas* mağarasının suları, kana dönünce... (Talmud, Sanhedrin 98a)
* Paneas: Ürdün Nehri civarında, Kudüs'e 200 km uzaklıkta eski bir şehir ismi.

36. Ortadoğu'da yıkımın olması:
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... Celile* yıkıma uğrayacak ve Gavlan** bölgesi harap olacak... (Talmud, Sanhedrin 97a; Sota 49b)
* Celile: Ürdün Nehri'nin batısında, Filistin'deki Taberiye Gölü'nün kuzeyinde yer alan, günümüz İsrail'de bir bölge.
** Gavlan: Bugünkü Golan Tepeleri'nin bir kısmını kapsayan, kuzeybatı Ürdün ve güneybatı Suriye üzerindeki bölge.

37. Masum insanların öldürülmesi:
... Suçsuz insanların kanını döktüler. (Yoel, 3:19)

38. Mültecilerin artması:
Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] çağı gelmeden önceki sürede... sınırlarda yaşayanlar bir yerden diğerine [yardım dileyerek] gezinecek fakat hiç kimse onlara acımayacak... (Talmud, Sota 49b)

39. İsyanların, ayaklanmaların artması:
Dünya... isyanlarının ağırlığı altında çökecek ve bir daha kalkamayacak. (Yeşaya, 24:20)

40. Yağmalamanın olması:
"Dünya tümüyle yağmalanıp viraneye çevrilecek" Rab böyle söyledi. (Yeşaya, 24:3)
... Evler yağmalanacak... (Zekeriya, 14:2)

41. Hakka direnenlerin bedenlerinde alamet olması:
... Savaşan bütün halkları Rab şu belayla cezalandıracak: Daha sağken bedenleri, gözleri, dilleri çürüyecek. (Zekeriya, 14:12)
... Söyledikleri de yaptıkları da Rab'be karşı... Yüzlerindeki ifade onlara karşı tanıklık ediyor. Sodom gibi günahlarını açıkça söylüyor, gizlemiyorlar... (Yeşaya, 3:8-9)

42. İnsanların mutsuz olması:
... Bir zamanlar sevinçli olanların hepsi inliyor. Tefin çoşkun sesi kesildi. Eğlenenlerin gürültüsü durdu. Lirin çoşkun sesi kesildi. (Yeşaya, 24:7-8)
... İnsanoğlunun sevinci yok oldu. (Yoel, 1:12)
... Sevinçten eser kalmadı, dünyanın coşkusu yok oldu. (Yeşaya, 24:11)

43. Din adamlarının ümitsizlik içinde olmaları:
... Rab'be hizmet eden kahinler [din adamları] yas tutuyorlar. (Yoel, 1:9)
Ey kahinler [din adamları], çul kuşanıp yas tutun. Ey sunakta hizmet edenler, ağıt yakın... (Yoel, 1:13)

44. İnsanların ruhen yıpranmış olmaları:
... [Hz. Mehdi (as)] sadece, [dünyevi] bedenlerdeki bütün ruhlar yorgun düşünce gelecek... (Talmud, Abodah Zarah, 5a)

45. Depremler olması:
... Dünyanın temelleri sarsılacak... sarsıldıkça sarsılacak. Dünya... yalpalayacak, bir kulübe gibi sallanacak... (Yeşaya, 24:18-20)
... Gök ve yer sarsılacak... (Yoel, 3:16)
Ben, Herşeye Egemen Rab... gökleri titreteceğim yer yerinden oynayacak. (Yeşaya, 13:13)
O zaman dünya sarsılıp titredi; dağların temelleri de oynadı ve sarsıldı... Suların derinlikleri göründü ve dünyanın temelleri açıldı. (Mezmurlar, 18:7, 15)
46. Doğal afetlerin artması:
... Orduların Rab'bi tarafından, gök gürlemesiyle ve zelzele ile ve büyük gürültü ile, kasırga ile ve sağanakla ve yiyip bitiren ateş aleviyle yoklama olacak. (Yeşaya, 29:6)
... Göklerde ve yerde alametler göstereceğim... (Yoel, 2:30)
... Göklerin kapakları açılacak. Dünyanın temelleri sarsılacak. (Yeşaya, 24:18)

47. Bir yerde sel olurken, diğer bir yerde kuraklık olması:
Davud oğlıunun [Hz. Mehdi (as)'ın] geleceği yedi yıllık sürenin sonunda, ilk yılda bu ayet gerçekleşecek: Bir şehrin üzerine yağmur yağdırırken, diğerinin üzerine yağmur yağdırmayacağım... (Talmud, Sanhedrin 97a)

48. Ürünlere çekirge musallat olması:
Genç çekirgeden arta kalan ürünü olgunlaşmış çekirge yedi; ondan artakalanı yumurtadan yeni çıkan çekirge yedi; ondan artakalanı da yavru çekirgeler yedi... Güçlü ve sayılamayacak kadar büyük bir çekirge ordusu saldırdı... (Yoel, 1:4-6)

49. Çevre kirliliğinin artması:
Dünyada yaşayanlar onu kirletti... (Yeşaya, 24:5)
50. Irak topraklarında savaş olması:
50. 1. Irak savaşında işgalci ordunun çok uluslu olması:
... Biraraya gelmiş ulusların ve krallıkların gümbürtüsünü dinleyin! (Yeşaya, 13:4)
Dağlardaki kalabalığın gürültüsünü dinleyin! Büyük bir halkın sesini andırıyor... (Yeşaya, 13:4)

50.2. Irak topraklarındaki savaşa, uzak ülkelerden gelinmesi:
... Yeşaya'nın Babil'le* ilgili bildirisi:... Araçlarıyla uzak bir ülkeden, dünyanın öbür ucundan bütün ülkeyi yerle bir etmek üzere geliyor. (Yeşaya, 13:1, 5)
* Babil: Günümüz Irak'ın başkenti Bağdat yakınlarında bulunan eski bir şehir ismidir.

50.3. Savaşın sirenlerle, yüksek sesle duyurulması:
... Savaşçıları yüksek sesle çağırıp el sallayın ki, soylulara ayrılan kapılardan içeri girsinler. (Yeşaya, 13:2)

50.4. Savaşta çok sayıda çocuk ve gencin ölmesi:
Oklarıyla gençleri parçalayacak, bebeklere acımayacak, çocukları esirgemeyecekler. (Yeşaya, 13:18)

50.5. Kadınların mağdur edilmesi:
... Kadınlarının ırzına geçilecek. (Yeşaya, 13:16)

50.6. Evlerin yağmalanması:
... Evleri yağmalanacak... (Yeşaya, 13:16)

50.7. Çok fazla kan dökülmesi:
Yakalananın bedeni delik deşik edilecek, ele geçen kılıçtan geçirilecek. Yavruları gözleri önünde parçalanacak... (Yeşaya, 13:15-16)

50.8. Halkın korku ve acı içinde olması:
... Ellerde derman kalmayacak, her yürek eriyecek. Herkesi dehşet saracak, hepsi acı ve ıstırap içinde boğulacak... kıvranacak, şaşkın şaşkın birbirlerine bakacaklar... (Yeşaya, 13:7-8)

50.9. Halkın komşu ülkelere kaçması:
Herkes kovalanan ceylan gibi, çobansız koyunlar gibi halkına dönecek, ülkesine kaçacak. (Yeşaya, 13:14)

50.10. Savaş sonrası kentlerin ıssızlaşması:
Orada [Babil'de] çölün yabani hayvanları yatacak ve onların evleri baykuşlarla dolu olacak ve orada deve kuşları yer tutacaklar ve yabani keçiler orada oynaşacaklar. Ve saraylarında kurtlar ve güzel hisarlarında çakallar uluyacak... (Yeşaya, 13:21-22)
İnsanı saf altından, ofir altınından daha ender kılacağım. (Yeşaya, 13:12)

50.11. Savaş sonrası dirlik ve düzenin bozulması:
... Bedeviler çadır kurmayacak, çobanlar sürülerini dinlendirmeyecek. (Yeşaya, 13:20)
... Ülkeyi viraneye çevirip... (Yeşaya, 13:9)
... Yer yerinden oynayacak. (Yeşaya, 13:13)
50.12. Irak kentlerinin yerle bir olması:
Ben Allah... krallıkların en güzeli olan Babil'i de yerle bir edeceğim. (Yeşaya, 13:19)

51. Yecüc ve Mecüc'ün ahir zamandaki ortaya çıkışı (I. ve II. Dünya Savaşları):
... [Hz. Mehdi (as)'ın] doğum sancıları, "o gün" burada yazılıdır... Yecüc ve Mecüc savaşları: "Ogün" burada yazılıdır; bu yazılırken, o günde Mecüc gelecek. (Talmud, Shabbath 118a)
[Dünya'daki zamanın]... bir kısmı Yecüc ve Mecüc ile savaşarak [geçecek] ve geri kalan [dönem] Mesih [Hz. Mehdi (as)] devri olacaktır. Yüce ve Kutsal Olan [Allah] dünyasını yedi bin yıl sonra yenileyecektir. (Talmud, Sanhedrin 97b)

51.1. Kalabalık bir topluluk olmaları:
... Toplanmış büyük kalabalıkla birlikte... (Hezekiel, 38:7)
... Ülkeyi kaplayan bir bulut gibi... yürüyeceksiniz... (Hezekiel, 38:16)
... Hepsi kılıç kullanan büyük kalabalığı... (Hezekiel, 38:4)

51.2. Çok uluslu bir topluluk olmaları:
... Birçok ulustan oluşan tümü ata binmiş büyük bir kalabalık... (Hezekiel, 38:15)
... Bütün askerlerin ve seninle olan birçok ulus çıkıp kasırga gibi geleceksiniz... (Hezekiel, 38:9)

51.3. Silahlı büyük bir orduya sahip olmaları:
... Bütün ordunu, atları, tam donanmış atlıları, küçük büyük kalkanlı, hepsi kılıç kullanan büyük kalabalığı... onlarla birlikte hepsi kalkanlı, miğferli (orduları)... (Hezekiel, 38:4-5)
... Tümü ata binmiş büyük bir kalabalık, güçlü bir ordu... (Hezekiel, 38:15)

51.4. Bozgunculuk çıkarmaları:
... Kötü düzenler tasarlayacaksın. Diyeceksin ki:... Esenlik ve güvenlik içinde yaşayan insanların üzerine yürüyeceğim... (Hezekiel, 38:10-11)
... Herkes birbirine kılıç çekecek. (Hezekiel, 38:21)

51.5. Saldırgan, yağmacı bir topluluk olması:
Diyeceksin ki:... Viran olmuş kentlerde yaşayan halkı soyup malını yağma edeceğim... (Hezekiel, 38:11-12)
... [Halk:] Sana "Yağmalamak için mi geldin? Çapul malı toplamak, altın, gümüş taşımak, hayvan, mal götürmek, bol ganimet elde etmek için mi bu kalabalığı topladın?" diyecek. (Hezekiel, 38:13)
Sen, bütün askerlerin ve seninle olan birçok ulus çıkıp kasırga gibi geleceksiniz... (Hezekiel, 38:9)

51.6. Dağlarda savaşmaları:
"Bütün dağlarımda Gog'a karşı kılıcı çağıracağım." Egemen Rab böyle diyor. (Hezekiel, 38:21)

51.7. Savaşlarda kimyasal silah kullanılması:
... Birçok ulusun üzerine... ateşli kükürt* yağdıracağım. (Hezekiel, 38:22)
* 1. ve 2. Dünya savaşlarında bir kimyasal silah olan ve kükürt klorür içeren hardal gazı geniş çapta kullanılmış ve insanların bedenlerinde yakıcı etki oluşturmuştur.

51.8. Savaş döneminde salgın hastalıkların da olması:
... Salgın hastalıkla, kanla cezalandıracağım. (Hezekiel, 38:22)
Ülkeyi [salgın hastalıktan] arındırmak için adamlar görevlendirilecek... (Hezekiel, 39:14)

51.9. Savaşlarda çok sayıda kişinin ölmesi:
... Gog'la bütün ordusu orada gömülecek... [Halk] ülkeyi arındırmak için onları gömecek. Bu yedi ay sürecek. Onları bütün ülke halkı gömecek... Bazıları ülkeyi sürekli dolaşacak, öbürleriyse yerde kalan cesetleri gömecekler... (Hezekiel, 39:11-14)
Açık kırlarda düşüp öleceksiniz... (Hezekiel, 39:5)
... Herkes birbirine kılıç çekecek. (Hezekiel, 38:21)

51.10. Savunmasız halkın üzerine saldırmaları:
... Savaştan rahata kavuşmuş bir ülkeye saldıracaksın... (Hezekiel, 38:8)
Diyeceksin ki: Sursuz köyleri olan bir ülkeye saldıracak, esenlik ve güvenlik içinde yaşayan insanların üzerine yürüyeceğim. Bu köylerin tümü sursuz, kapıları da kapı sürgüleri de yok. Viran olmuş kentlerde yaşayan halkı... (Hezekiel, 38:11)

52. Peygamberlerin Hz. Mehdi (as) dönemine işaret eden izahlarının olması:
Tüm peygamberler yalnız Mesih [Hz. Mehdi (as)] dönemi ile ilgili kehanette bulundular. (Talmud, Berachoth 34b, Shabbath 63a)
Tüm peygamberler, [bütün iyi şeyler hakkında] yalnız Mesih [Hz. Mehdi (as)] dönemiyle ilgili olarak kehanette bulundular. (Talmud, Sanhedrin 99a)

53. Ahir zamandaki sıkıntılı dönemin, salih müminlere etki etmemesi:
Abaye, Rabbah'a sordu: "[Onu görmek istememenin] nedeni nedir? Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] [çıkışı öncesindeki] doğum sancıları yüzünden mi?" Fakat öğretilmiştir ki... "Mesih'in [Hz. Mehdi (as)'ın] doğum sancılarından korunmak için kişi ne yapmalı? Çalışın ve iyilik yapın; siz ve Hocanız, her ikiniz de." (Talmud, Sanhedrin 98b)

Kar©glan Başağaçlı Raşit Tunca
Smileys-2
Reply


Forum Jump:


Users browsing this thread: 2 Guest(s)