Welcome, Guest
You have to register before you can post on our site.

Username
  

Password
  





Forum Statistics
» Members: 27
» Latest member: Fahriye
» Forum threads: 8,024
» Forum posts: 8,675

Full Statistics

 
RasitTunca-2 Fevzül Azim - Büyük Farkındalık (Kar©glanin 23 Ocak 2018 Vaazi)
Posted by: RasitTunca - 05-24-2018, 09:23 AM - Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi - No Replies



Fevzül Azim - Büyük Farkındalık

(Kar©glanin 23 Ocak 2018 Vaazi)


أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

E leysallâhu bi kâfin abdehu,

Meali :

Allah, kuluna yetmez mi? (Kifayet Etmez mi)

Sadakallahul Aziym ZUMER Suresi 36. ayetten pasaj

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

مَن ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ وَلَهُ أَجْرٌ كَرِيمٌ يَوْمَ تَرَى الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ يَسْعَى نُورُهُم بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِم بُشْرَاكُمُ الْيَوْمَ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Men zellezî yukridullâhe kardan hasenen fe yudâifehu lehu ve lehû ecrun kerîm. Yevme terâl mu’minîne vel mu’minâti yes’â nûruhum beyne eydîhim ve bi eymânihim buşrâkumul yevme cennâtun tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ, zâlike huvel fevzul azîm.

Meali :

Herkim Allahin rizasini kazanmak için , Allah karşisinda zayif oldugunu ikrar edip, o haline razi olursa, onun karşiliginda, O (Allah), O na bedeli ödenmiş bir ikram (Hediye) hazirlamiştir. O gün, mü’min erkekleri ve mü’min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarından, altından nehirler akan cennetleri müjdeler, ve oraya dahil olurlarda . İşte o, ne büyük farkındalıkdir artik.

(Sadakallahul Aziym HADİD Suresi 11. ve 12 . ayet)


---oOo---

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

'Ahir zamanda Unutulmuş bir sünnetimi eda edene yüz şehid sevabı vardır.''

( Hadis-i Şerif )

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve mâ es’elukum aleyhi min ecrin, in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn.

Meali :

“Buna (tebliğime) karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak alemlerin Rab’bidir.

(Sadakallahul Aziym ŞUARÂ Suresinde 5 ayri aytte tekar ediyor bunlar 109., 127.,145.,164. ve 180. ayetler )

Yani Allahin dinini anlatmakdan, ve ögretmekden dolayi, ücret istememek, para almamak, peygamber ahlaki, kim bu ahlak ile bugün ahlaklanirsa, herkesin paraya mala tamah ettigi bu günlerde, unutulmuş bir sünneti tecdid etmek görevi ile sevaplanir, onunda karşiligi :


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

''Unutulmuş bir sünnetimi meydana çıkarana yüz şehid sevabı vardır.''

( Hadis-i Şerif , Hakim)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

''Ahir zamanda unutulan sünnetimi ortaya çıkarana (uygulayana) yüz şehit sevabı verilecektir."

( Hadis-i Şerif , Kütüb-i Sitte)


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Ümmetimin fesada gittiği zamanda kim benim sünnetime sarılsa ona yüz şehit sevabı vardır.”

( Hadis-i Şerif , İbni Adiy, el-Kâmil fi’d-Duafâ, 2:739; el-Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb, 1:41; Taberânî, el-Mecmeu’l-Kebîr, 1394; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 7:282)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ نُوحٌ أَلَا تَتَّقُونَ إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

iz kâle lehum ahûhum nûhun e lâ tettekûn. innî lekum resûlun emîn, Fettekûllâhe ve atîûn, Ve mâ es’elukum aleyhi min ecrin, in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn

Meali :

Onların kardeşi Nuh (A.S) onlara: “Takva sahibi olmuyor musunuz?”(Allah itaat edenler olun) demişti. Muhakkak ki ben, sizin için emin bir resûlüm (dogrulari tebliğ ediciyim). Öyleyse Allah’a itaat etmek için bana tabi olun. Ve ben dini ve dogrulari anlatmama ögretmeme (tebliğime) karşı sizden bir ücret de istemiyorum. Benim ücretimi zaten âlemlerin Rabbi olan Allah verecekdir.

(Sadakallahul Aziym ŞUARÂ Suresi 106-107-108-109. ayetler )

Bir rivayete göre 124 000 Peygamber geldi gecdi, bir rivayete göre, 224 bin peygamber geldi gecdi deniliyor.
o zaman kisaca ortalama, dünyanin en az ömrünü hesap edersek, eski peygamberlerin cok ömür yaşadigini biliyoruz ve fakat, ortalam bir ömürü örnek alirsak, ve her peygamber 120 sene ömür yaşadi yaparsak, bu azlari coklarla birleştirip, coklarida azlarla birleştirip, ortalama 120 sene dersek, 120x124000=14 Milyon 880 bin sene eder. ve mesela isa ile peygamberimizin arasinda peygamber gelmeyen, eski peygamberin hükmünün sürüldügü birde 571 sene var, ve bunuda ortalam yaparsak, ve en az arada olan zamanlari 800 sene diye hesap edersek, yine bunuda 800x124 000=99 200 000 sene eder ve yukardaki ile toplayinca 14 880 000 + 99 200 000 = 100 688 000 sene eder
ve bu insanoglu yaratilipda dünyaya indirildiginden sonraki gecen zaman dilimi, ve ondan önce ise, bir o kadarda dinazorlar vakti olsa, bir o kadardarda cinler vakti varsa, bir o kadarda şeytanin şeytan olmadan burda gecirdigi zamani ele alirsak, yani toplam olarak buda = bir insanlar zamani, birde hayvanlar zamani, bir de bitkiler zamani, birde maddeler zamani, birde cinler zamani (Gaz halindeyken yani) birde şeytanlar zamani yani (ateş topu iken gecen zaman) olarak toplam bunu 6 ile carparsak, ortlama olarak toplam
100 688 000 x 6 = 604 128 000 yani kelime olarak 604 milyon 128 bin sene eder. ve kurandaki Allah isminin ebced degeri 66 dir, ve insan 666 dir, kuran bir büyük ebced 6 666 ayet ve muhammed, yani güneş bir üst 66 666, ve ondan bir üst kainattaki güneşimizin bagli odugu galaksi 666 666 666, ve onun üstü, onun üstü derken, bu dünyanin en büyük galaksi icindeki bir deviri ömrü demek olur, yani bir deviri bir ömrü, onuda yaptigimiz hesap ile ortalama" 604 128 000" bulduk, ve bilim adamlari diyorki, 8 milyar yaşinda diyorlar, hayir bu altin oran ile hesap edilirse, ve 66 katli hali ile katlarsak, o zaman dünyamizin kainatin toplma seyri olan yörüngesinde bir defa tur atmasi onun bir ömrü demek, ve kainatin ömrü demek olur, da o da o kainat peki neye bagli ve neyin etrafinda dönüyor, birde o var, ve bu ise bu hesabimiz ile 6 milyar 666 milyon 666 bin 666 sene eder, ve fakat baslangic 66 oldugu için, Allah isminin ebcedi 66 oldugu için, o zaman en son haddeside, Allahu alem, 6 milyar degilde 66 milyar 666 milyon 666 bin 666,6666666.................etmeli ve yine kuranda diyorki, Allah kainati 6 günde yaratti, ilk ebced allah isminin ebcedi olan 66 danda az olan sadece 6 oldugu ele alinirsa, en kücük yada az elekrronlu elementin elektronunun cekirdek etrfinda dönüşü, 6 birim demek olur, ve bu en dişdaki yada en icdeki dönen elektronun dönüşü ise, işde kainatimizin ömrü ile eş degerde olcagini tahmini olarak hesap edebiliriz, ve öyle olunca kainatin devrini tamam etmesi, işde bir tur atmasi ise, 66 milyar 666 milyon 666 bin 666,6666666........ demişdik, yani yine dünyanin 365 gün 6 satte güneşin etrafini döndügünü ele alirsak yine

Uluslararası Gökbilim Birliği'nin (IAU), 1919 yılından bu yana kabul ettiği Güneş Sistemi'nin 8 gezegeni, Güneş'e yakınlık sıralarına göre şunlardır:

1. ☿ Merkür
2. ♀ Venus
3. ⊕ Dünya
4. ♂ Mars
5. ♃ Jupiter
6. ♄ Satürn
7. ♅ Uranüs
8. ♆ Neptün

yani güneş ateş topu ve ateş canlilarinin oldgu yer, orda canli yaşarmi, eger canli yaşamasa ateş olmaz zaten, ne var orda, gecen dedik hidrojen ve helyum, yani ateş canlilari, cinler, ve ondan bir üst demir, merkür, ve merkür yani ateşden bir üst canlilar, yani şeytanlar sisteminin elektronu, bir üst venüs, ve melekler, ondan bir üst ise dünya ve insanlar hem melek hemde insan olabilen terakki edebilen canlilar, peki insandan üst ne var, insan ucamaz, amma kuşlar ve gazlar ucabilir, yani oksijen ucabilir ve şeffaf ici gözükür, yine su bir alt ve şeffaf ici gözükür, huri ve gilmanlar....... onlardan bir üst varliklar kim? onlar esas melekler , onlar ne? nurdan yartiklar, yani Işık hüzmeleri, nurdan yaratiklar (yani gözümüzün mavi nuru, mavi renk, kirmizi nuru, kirmizi renk, sariyi sari renk diye, renkleri görmemizi, yani nurlari, işigin yedi beyzasini görmemizi saglayan canlilar. ve onlar ise 3gen prizma ile ancak güneşin bir işigi, yediye bölününce ortaya cikan canlilar halbuki, yani renkler ve melekeler, yani güneşin parcalari, ondan bir üst ziya, yani alfa Işıması yapanlar, yani güneşler, yani 1 alfayi yediye bölünce, yedi renk ortaya cikiyor, ve bu bölündükce, bölündükce, milyonlarca, milyarlarca, gözümüzün gördügü, ve görmedigi renkler ve melekler, nurdan canlilar, kaynaklari ise güneş ve alfa. peki alfa neyin parcasi, güneş neden halk oldu? helyum ve hidrojen, hidrojenin keindisini iki parcaya bölmesine helyum diyoruz, ve helyumun ise, yediye bölüncegi yere kadar uzaklaşmasina, Diya veya ziya veya Dziya diyoruz yanmi 1 ALFA diyoruz.


sene 365gün 6 saat, ve saat 60 dakika, dakika 60 saniye, yine saniye 60 salise dir, yani bu saat ve dakikanin altili birim olcagini bunlara kim vahyetti ögretti?
yine hafta alti gün, yedinci gün tatil, yani pazar başlar hafta, ve cuma hafta sonu, ve cumartersi tatil, etti 6 gün, ve yine 1 gün 24 saat, ve altinin katlari halinde, yani 4x6=24 eder, eger 6 bir birim ise, o zaman dünya kendi etrafinda o birimin 4 kati zamanda dönüyor demek olur. ve yine insanda kafada iki kulak, iki göz, ve bir agiz, birde burun, etti yine 6
ve yine su muslukda, nerden akiyor, en alt kisim, yada, en son kismidan akip iniyor, degilmi ve öyle olunca, insan yine iki kol, iki ayak ve baş üst kisim, ve kic veya ferc uzvu alt kisim, ve eti yine 6. ve insan tohumu en aşagi indirlipde öyle doguyor, onu aşagilarin aşagisina indirdik ayeti, insanin dibi ayaklari degil, oturunca ferc uzvunun oldugu yeri dibidir. yani en alt noktasidir, yani öyle olunca, yine insan olcak tohum en aşagi inipde dogmak zorunda .

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Lekad halaknâl insâne fî ahseni takvîm. Summe radednâhu esfele sâfilîn

Meali :

Muhakkak ki biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.(Yahutta onu merdiven basmaklari gibi en alt seviyeye kadar derecelendirdik reded ettik)

(Sadakallahul Aziym TİN Suresi 4. ve 5. ayet)

Yani insan olarak dogacak cocuk, kainatin haritasi insanda, yani kainatin en altina inipde doguyor, yani kainatin en üst noktasi kafasindan tiksirerek cikmiyor, en alt ferc uzvuna inipde dogup dünyaya geliyor, yani öyle olunca, insan ise, iki kol, iki ayak, bir baş, birde son, yani kic, ve etti alti. yine küp alti kutuplu, yani kainat alti kutuplu, önü, arkasi, insanin önü var, arkasi var, sagi var, solu var, ve alti var, üstü var, kainatinda yine önü var, arkasi var, sagi var, solu var, alti var, üstü var, ve yine altili birim.
6 büyük melek, yani cebrail, mikail, israfil, azrail, ve feryail yani rüzgar melegi, ve birde ferruh yani sürur veya sevinc ve üzüntü veya keder veren melek.
Yine küresel bir sistemde, alt üst, sag sol diye bir durum olmaz, onun bir ici, ve bide dişi vardir, yani gecen haftalarda anlattigimiz, ayin yani kamerin halleri, 14 gün rahman hali, dişa dogru büyüyen, 14 günde ice dogru, rahim kücülen, ice dogru, öyle olunca

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ وَمِنَ الْأَرْضِ مِثْلَهُنَّ يَتَنَزَّلُ الْأَمْرُ بَيْنَهُنَّ لِتَعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Allâhullezî halaka seb'a semâvâtin ve minel ardı mislehunn(mislehunne), yetenezzelul emru beynehunne li ta'lemû ennallâhe alâ kulli şey'in kadîrun ve ennallâhe kad ehâta bi kulli şey'in ilmâ

Meali :

Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Allah’ın emri bunlar arasından inip durmaktadır ki, Allah’ın her şeye kadir olduğunu ve Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz.

(Sadakallahul Aziym TALÂK Suresi 12. ayet)
Yani yedi ice dogru, yedide dişa dogru, yedi rahman hali, yedi rahim haliyle, nefisde yedi mertebeden sonra, ice dogru halinden sonra, yedi erkek hali, ile dişa dogru ilerler, bunlardan ilki nefsi kamil, yani kamil erkek isim ve sonra ihsan makami, yine ihsan erkek isim, yine sefa ve safiye, nefsi safiye veya nefsi sefa, yani sefa erkek, safiye dişi, ihsan erkek ihsaniye dişi
yine kamil erkek, ve kamile dişi, ve bunlar ise cift cinsiyatli olarak yürüdügü hali, yani vedud hali, ve yine birde sadece rahman oldu gu haliyle ilerler, yani bir rahim sadece dişi ve ice dogru, birde sadece erkek rahman haliyle, birde böyle kamil kamile, sefa safiye, gibi cift cinsiyetli, ve birde nötr ictima haliyle, ne erkek ne dişi, O, HU yani hu ne müennes nede müzekker, yani yani küresel, "o "zamiri, hem müennes için, hemde müzekker için kullanilir, ücüncü teklil şahis, o kadin, derkende o, o adam derkende o, o da degişiklik yok, yani ne hali, nötr haliyle tecelli eder birde, ve hüve hüma hum degil, sadece "hu" zamiri veya "ooo" zamiri yani nötr hali

ve o yukardaki ayette gecen esfele safilinden kasit, en ic demekdir, yani elma cekirdegini en icde saklar, armut öye, vişne öyle,.... yani cekirdek korunmasi gereken en öz maddedir vişne için, ve insan bebeside en icde saklanir, ortada ve göbekde, yani yine dünyaya gelmek için ise en alta inmek zorundadir, insanin alti öyle ayaklari degil, ferc uzvudur, cünkü oturuncada altta olmali degilmi oturunce en dib kıçı ve öyle olunca, iki kol, iki ayak ve birde baş, ve birde kiç, etti alti birim, yine iki kulak, iki göz, ve agiz, ve burun, etti alti birim

Yine insan kainatin haritasi ise, yine kainatin alti ciheti vardir, sagi, yani yemanisi, solu şimali, ve sag el, sol el gibi, ve önü, ve arkasi, etti dört, ve sonra alti ve üstü, ve etti alti cihet, alti ana cihet ve alti birim yine. ve aylar onikidir ve

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِندَ اللّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا فِي كِتَابِ اللّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَات وَالأَرْضَ مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ فَلاَ تَظْلِمُواْ فِيهِنَّ أَنفُسَكُمْ وَقَاتِلُواْ الْمُشْرِكِينَ كَآفَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَآفَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İnne iddeteş şuhûri indallâhisnâ aşera şehren fî kitâbillâhi yevme halakas semâvâti vel arda minhâ erbeatun hurum(hurumun) zâliked dînul kayyimu fe lâ tazlimû fîhinne enfusekum ve kâtilûl muşrikîne kâffeten kemâ yukâtilûnekum kâffeh(kâffeten), va'lemû ennallâhe meal muttekîn

Meali :

Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah’a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.

(Sadakallahul Aziym TEVBE Suresi 36. ayet )

Yani aylarda on iki, ve altinin iki kati, yani iki birim, alti ayi aydinlik ve bahar ve yaz ve sicak, ve alti ay soguk birim ve karanlik birim, yani aylar iki birim altidan oluşuyor, yine kutuplar alti ay karanlik, alti ay aydinlik, yani alti birim yine ay bazinda
elma cekirdegini icinde, en dibinde sakaldigi gibi, biz insanoglu, kainatin özüyüz, ve en dibde veya en icde, kainatin en ic noktasi, yani güneş sistemi, ve güneş sisteminde de, ücüncü gezegen, yani altinin yarim birimi yani 3,
ve Bismillahirrahmanirrahiminde gecenki yazdigimiz, muhalefet edin, ve her zaman ücün birini kapmaya calişin dedigimiz yerdeki, arabayi ortaya parkeden yerde ki misali, veya karete şampiyonasinda birince olan, kürüsüye, ücüncü cikip, ortayi, ve biri kapan, vahdet, yani Bismillahirrahmanirrahimdeki, rahman ve rahim iki ceper ve Allah ise vahid olan, tek olan
" innallaha meana" veya "ikilinin ücüncüsü Allah olursa , korkma, Allah bizimle bereber " diyen muhammed gibi, üclü, ve altinin yarisi, ve onunda ücte biri ise, 1 ve tek, vahid, ve vahdet, 1 ücün ücde biri, ve alti ise ücün iki kati, 12 altinin iki kati, yani 3 =6/2 ve 1 ise 1 ise 6/1yani bir ana birim olan altinin altida biri demek olur, 12, ana birim olan altinin iki kati demek olur. ve bizler kainatin özü ve en icindeyiz.
Ve küp alti kutuplu, kabe alti kutuplu, nerden dönersen dön, kabeye dönebilirsin, kible alti kutuplu,

Hafta alti gün, ve pazar ile başlar ve cuma biter, ve cumartesi tatil ve etti yedi,

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّ رَبَّكُمُ اللّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يُغْشِي اللَّيْلَ النَّهَارَ يَطْلُبُهُ حَثِيثًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ وَالنُّجُومَ مُسَخَّرَاتٍ بِأَمْرِهِ أَلاَ لَهُ الْخَلْقُ وَالأَمْرُ تَبَارَكَ اللّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İnne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alâl arşı, yugşîl leylen nehâre yatlubuhu hasîsen veş şemse vel kamere ven nucûme musahharâtin bi emrihi, e lâ lehul halku vel emr(emru), tebârakallâhu rabbulâlemîn

Meali :

Şüphesiz ki Rab’biniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’tan da istiva eden, gündüzü durmadan kovalayan, geceyi bürüyüp örten; Güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah’tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O’na mahsustur. Alemlerin Rab’bi Allah ne yücedir.

(Sadakallahul Aziym A'RÂF Suresi 54. ayet)


أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِن لُّغُوبٍ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lekad halaknâs semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâmin ve mâ messenâ min lugûb

Meali :

Ve andolsun ki, gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı gece ve altı gündüz halinde yarattık. Ve Bize (hiç)bir yorgunluk dokunmadı.

(Sadakallahul Aziym KAF Suresi 38. ayet)

İmam Ahmed b. Hanbel, Ebu Hüreyre'nin şöyle dediğini rivayet etmiştir:

«Bir ara bizler, Rasûlullah (s.a.v.)'m yanındaydık. Gökten bir bulut geçti. Rasûlullah (s.a.v.) sordu:

Bunun ne olduğunu biliyor musunuz?
Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler.
Bu buluttur. Yerin zaviyeleri bunu, kullarından Allah'a şükretmeyen, ona dua etmeyen kimselere taraf sevk ederler. Şu üzerinizdeki şeyin ne olduğunu biliyor musunuz?
Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler.
Yüksek bir dalgadır ki, korunmuş ve muhafaza altına alınmış bir tavandır. Sizinle onun arasında ne kadarlık mesafe olduğunu biliyor musunuz?
Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler.
500 senelik yoldur. Onunla üzerinde ne olduğunu biliyor musunuz?
Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler.
Onun üzerinde 500 senelik yol vardır. (Böyle diyerek Rasûlullah (s.a.v.) yedi kat göğü saydı.) Sonra şöyle buyurdu:
Onunla üzerinde ne olduğunu biliyor musunuz?
Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler
Onun üzerinde Arş vardır. Onunla yedinci kat arasındaki mesafenin ne kadar olduğunu biliyor musunuz?
Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler.
Aradaki mesafe 500 senelik yoldur. Altınızda ne bulunduğunu bi
liyor musunuz?
Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler.
Altınızda yer vardır. Onun altında ne bulunduğunu biliyor musunuz?
Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler.
- Onun altında başka bir yer tabakası vardır. Bu iki tabaka arasındaki mesafenin ne kadar olduğunu biliyor musunuz?Allah ve Rasûlü daha iyi bilirler.

- Bu iki tabaka arasındaki mesafe 700 senelik yoldur.

(Böyle diyerek Rasûlullah (s.a.v.) yedi kat yer tabakasını saydı.) Sonra şöyle buyurdu: «Allah'a yemin ederim ki sizden biri ayağını yedinci kat yere sarkıtacak olursa düşer. (Böyle dedikten sonra Rasûlullah (s.a.v.) şu ayet-i kerimeyi okudu.): «O evvel, âhir, zahir ve bâtın olandır ve O, her şeyi bilendir.»

( Hadis-i Şerif, Ahmed b. Hanbel, Ebu Hüreyre )


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

«Cenâb-ı Allah, yeri yarattığı zaman yer kaymaya başladı. Allah da dağları yaratıp yerin üzerine bıraktı. Böylece yer sabitleşti. Melekler dağların yaratılışına şaşıp şöyle dediler:

- Ya Rab! Yaratıkların arasında dağlardan daha kuvvetli birşey var
mıdır?

- Evet, demir vardır.

- Ya Rab, yaratıkların arasında demirden daha kuvvetli birşey var mıdır?

- Evet, ateş vardır.

- Ya Rab, yaratıkların arasında ateşten daha kuvvetli birşey var mıdır?

- Evet, rüzgar vardır.

- Ya Rab, yaratıkların arasında rüzgardan daha kuvvetli birşey var mıdır?

- Evet, ademoğlu vardır. O, sağ eliyle sadaka verir ve o sadakayı sol elinden gizler.»

( Hadis-i Şerif , İmam Ahmed b. Hanbel, Enes b. Malik)

yeni yerin dünyanin yedi kat ici oldugunu şu hadis anlatir


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

«Bir kimse, hakli olmaksızın bir karış kadar yeri zulmen alırsa, o kimse kıyamet gününde yedi kat yere batar bu zulmü yedi kat yerden onu kuşatır..»


( Hadis-i Şerif ,Buharî, Ebu Seleme, Hz. Aişe',)

Peygamberimiz (asm)'in 12 eşleri şunlardır:
Hz. Hatice (ra); Hz. Sevde binti Zem’a (ra); Hz. Aişe (ra); Hz. Hafsa binti Ömer (ra); Hz. Zeynep binti Huzeyme (ra); Hz. Zeyneb binti Cahş (ra); Hz. Ümmü Seleme (ra); Hz. Ümmü Habîbe (Remle binti Ebî Süfyan) (ra); Hz. Cüveyriye binti Hâris (ra); Hz. Safiyye binti Huyey (ra); Hz. Mâriyetü’l-Kıbtiyye (Ümmü İbrahim) (ra); Meymûne binti Hâris (ra).

Yani güneş, iki cihanin güneşi muhammed, en ic, en öz, en cevher madde, ve onun etrafindaki 12 yer, oniki gezgen var, bunlarin dokuzu bilinir, 3ü bilinmez, bunlardan son evlendigi son üc, güneş sistemimizin en dişindaki, son üc gezegeni temsil eder, ve onikidir, ve oniki yer, yani altinin iki kati yer ardz, oniki karili adam.

insan fitrati öyledirki, kendine mübah gördügünü başkasi ona yapsa razi gelmez, mesala hirsiz bile calar cirpar, amma biride ondan calsa, gider polise şikayet, eder bu benden caldi diye, yine biz Türküz güzel kadin gördümü baldirina bacagina bakariz, amma kendi kadinimiza bakilmasina ise razi olmayiz, yani bana var, sana yok, sana dükkan kapali kalmadi fonksiyonu. ve muhammed kendisi 12 kari aldi, ona varda bize yokmu diyen Hz Ali, bende evlencen deyince, onun evliliğine karşı çıkmış, evlenirsen sana küserim babinda muamele etmiş, peki fatmanin cani varda, Ayşenin ve babasinin bilmem safiyenin, mariyanin, ve başkasinin cani yokmu, sen alirken oluyorda, niye fatmanin üstüne olmuyor, insan psikolojisi işde ayni, kendi günah işler, sen işleyince, sen en kötü adamsindir, halbuki sende yapiyon lan işde, yani güneş ve oniki karisi, Ali ise bir karili güneş, ve neden, muhammedin baski yapmasi sonucu yani, öyle olunca bazisi bazisinin baskisindan, yapmasi gerekeni bile yapamayabilir, ve helal olani bile yapamaz hale gelir. yani eger dinde dört kari hak ve helal ise, bu sanada hak, banada ayni hak vardir, yoksa sana varda bana yok olmaz azizim. sen başkasinin kizi olan gül üstüne gül koklarsan, senin gülün, senin kizinin üstünede, birisi gül koklayinca kizma o zaman, darilma madem.

Yada gül üstüne gül koklama, amma Allah ne kadar cok güzel güller, cicekler, ceşit ceşit cicekler yaratmiş, onlari görüpde onlardan dermek istemeyen olurmu, ahmak olmak lazim sanattan güzellikden bi haber olmak lazimki, canin cekmesin, güzel kadini görde canin cekmsein, ya senin canin can degil, yada onlar güzel degildir, yoks can ceker, yani yine sadece ekmekle bir ömür gecmiyor, ekmege kimisi eti arkadaş ediyor, kimi peyniri, kimi sütü, kimi hem salam, hem peynir, hem sucuk, hem kaşar peynirini arkadaş ediyor. veya türlü yapiyor, on ceşidi birden yutuyor, yada Hz. Nuh gibi aşure kaynatiyor, lan Nuh bile aşure kaynatmiş, hepsini birbirine katmiş, senin canin yokmu, ya senin canin, yok yada ......
Erkek olupda ciftlik kurmayi planlamayan olurmu hic, palanlamasa bile, müslümanin cok masum bir umudu vardir, Allah cennette ona, onlarca yüzlerce Huri vercek umudu, eee bu da ciftlik kurmak hevesi degilmi, kim vaadetti bunu, Allah, ee daha ne o zaman, yasak kime, yanliş kime, fatmayami, muhamedemi, Ali yemi? fakirin elli kari alcak nerden gücü olsun, bir kari bile ona zor gelir, zengin her gün başka ciftlikde uyanir, yani zengin işde, adi üstünde zengin lan, zengin her yönden zengin, at araba avrat silah, sana bana onunkileri anlatarak, agiz yormak kalir, her gün magazin haberleri, şu sanatci bugün bununla , yarin şununla diye anlatiyorlar, onlar artik milletin parasi ile zengin olduda, böyle ciftlik ciftlik gezen horuzluga erdiler, sana banada "zenginin mali, zügürdün agzina yorar." kaldi azizim. onlar ermiş muradina biz cikalim kerevetine yani.

Ve kuran öyle yaaaaasin velkur,...... diye teganni yapma, makam edip caka satma kitabi degil, nede ölülere okumak için indirilmiş kitap da degil ,kuran farkinda olmadiklarinizin farkina varmaniz için indirilen furkandir, yani farkindalik veren kitapdir, yoksa tecvid yapmak, bilagunne yapmak için degil. ve sen kuran okuyunca bazi şeylere ayikmiyorsan, ya sen kuran okumuyorsun yada, sende kurandan birşeyler yok, işte Taptugun dervişi yunus dediki :

" Kim Kuranı bilmedi , Sanki dünyaya gelmedi."

(Yunus Emre)

Avrupada Entegrasyon Yasasi

Ve bunlar yabancilari önce ilk başta calişacak yetişmiş erkek gücü kalmadigi için, kendileri istek yaptilar ve aldilar, artik onlar, bunlar, sen, ben, o, biz calişdik ve bunlar zengin oldular, ve sonunda artik onlarin yabancilara, yani bize ihtiyaclari kalmadi, be sefeer, sınır ve engel koymayaa başladilar, sonrada diyorlarki buradakiler, ya bize uyacak, yada onlari geri göndeririz, gibi bir hale girdiler, veya ya bize uyacak, ya bize uyacak, ya bu deveyi gütcek, yada bu deveyi yine gütcek dedileer, ve bunun adinida entegrasyon koydular, ve halbuki biz 2014 de bir söz yazmişiz, yani o söz işde bu söz :

[Image: oezunu-bozmadiysan.png]

Eger ben, mesala Türkiyede yetişen bir elma, yada portakal yada sivas kangaliysam veya o benim cibilliyatim ise, ve beni birisi alip gidip avusturya ya dikince, eger imkanlar müsaitse, bu da ne demek, bana orada yaşama hakki tanirlarsa, vede birde iklim şartlari benim tabiatima uygun halde ise, ben yine orda elma isem ,yine hangi cins isem, o cins elma olarak hayatimi sürdürme ve orada mesala Gala gold isem, Gala Gold cinsi elma olmaya devam etmem lazimki, benim türüm bozulmasin. sadece o bulundugum yerin belki biraz topragindan, suyundan, havasindan ikliminden dolayi tadim degişir, amma ben yine Gala gold olmaya devam etmem lazim, yoksa ben, Gala goldlugu birakipda Avusturyada dikilince entegre olup, elma yerine özelliklerimi kaybedipde, Avusturya patatesine dönersem, nerde kaldi benim Gala goldlugum degilmi, beni bana birakki, ben nereye dikilirsem dikiileyim, bui ister, avrupa, ister asya, ister amerika, isterde avustralya olsun, benim özelligime müdahale etmeki, benim türüm, dünyada hayat bulmaya devam etsin, hatta birde, cogalsin, yoksa sen beni Avusturyaya gelince, entegre edip, Avusturyaliya benzer yaparsan, yada Amerikaya gidince Amerikaliya benzer yapmaya kalkarsan, işde (:::) bilim adamlarinin yaptigi bu, elmayi baliga, baligi karpuza, karpuzu kabaga benzetip, entegre ettiller, işde sonuc da varilan yer, malum, artik ne gercek karpuz yiyebiliyor, nede gercek bugday yiyebiliyoruz, hepsi entegre oldu, yani afedesin dönek bazi ib ne ahmaklar, vardigi yere ayak uydurduklarini zannediyorlar, ben müslümanin, domuz bana haramken, almanyaya geldim diye, onlara uyup, entegre olup, domuzmu yemem lazim, bazilari onuda yedi, uydular onlara, inekleri koyunlari da kesmek yasak dedi gavur, ne yapcak bizim müslümanlar mecbura kaldi entegre oldu, mundar et yediler veya yedik, yok yine cocuklari sünnet etmek yasak dedi gavur, entegre olduk mecbur kaldik uydu bizim millet, kabuklu gezmeye başladilar, ve ne gavura, ne Türke benzeyen idiyotlar türedi, ve Almanyadaki almanlar, onlara ne kadar entegre olursa olsun yine yabanci gözüyle bakip bizden degil diyorlar, Türkiyeye gidiyor, artik Türklerede benzemiyorlar, Türkiydekiler, bunlar alamanci ziipirlar diyorlar, ne Türk, ne Alman, cinsi bozuklar oldular, ve sonucda entegre bile olamadilar, ve yine sözümüzü tekrar kaleme alalimki, anlamayan ahmaklar anlasin, ey Avurpa, ey Amerika, ey Asya, ben senin icine geldim, ve beni sana ihrac ettiler ise, ben sivas kangaliysam, beni bozma, ben saf sari bugday isem, benim DNA mi ve tabiatimi bozma, beni kendine uydurma, entegre etme, beni rahat birak, ben portakal isem beni bozma, rahat birak ve

"Elmanin özü bozulmadiysa, onu nereye dikersen dik, ister Afrika, ister Amerika, isterse Türkiye, orda elma dali olup, güzel elmalar verir. insanda özünü bozmadikca, ister Mekke de Kabede olsun, ister Amerikada, isterse küffar ilinde , isterse dag başinda yapayalniz olsun, Rabbini bilir ve bulur, ve rabbinin emrine uyar, ondan zehir ve zulumet degil, huzur ve selamet meydana gelir. "

(Karoglan Sözü 09.11.2014 Pazar)


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Güzel söz sadakadır.”

( Hadis-i Şerif , Buhârî, Edeb 34, Cihâd 128, Müslim, Zekât 56)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Fe men ya’mel miskâle zerratin hayran yerah. Ve men ya’mel miskâle zerratin şerran yerah.

Meali :

Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.

(Sadakallahul Aziym ZİLZÂL Suresi 7. ve 8. ayet)

İnsanın iyiliği, kendinden bir şey vermesiyle belli olur. Verilen şeyin azlığı çokluğu önemli değildir. Güzel söz söylemek bir iyilik ve Allah katında makbul sayılacak bir davranıştır. Yolda karşılaştığı kimseyi selâmlamak, tanıdığı ise hatırını sormak ve böylece ona değer verdiğini göstermek hadisimizde tavsiye edilen güzel sözlerden birkaçıdır.

Adamin parasi vardir, verir amma, zekat olur, cünkü vermesi gereken mikdar var, fakirdir verir sadaka olur, amma "Muhsin" demek kendi özünden vermek demekdir, yani kendi hissesinden, kendi hakkindan verene Muhsin denilir. ihsan makamina cikmamiş kimse, muhsin olamaz, kendi hakkindan veremez, verir ya karindan verir, ya da zekatindan sadakasindan, yada karşiligini bekledigi için verir, amma Allah Muhsinlerin başidir, ve kendi özünden, yani kendi ruhundan bizlere can üflemişdir,

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

ve nefahtu fîhi min rûhî

Meali :

O nun (insanin) içine ruhumdan üfledim.

(Sadakallahul Aziym HİCR Suresi 29. ayetten pasaj)


Yine verir geri almamak üzere verir, rizik verdi yedin, Allah a iki ay sonra geri ödemek zorunda degilsin, yine mal verdi, sen satmadikca senin, yine el verdi, bir ömür senin, geri istemiyor, yine göz verdi hakeza, yani geri almadan verilen, ve özünden, kendi hakkindan verene Muhsin denilir. işde ihsan makami ise, Allahi Görüyor gibi ibadet etmek, yani ve mirac ve Muhammed mirac edip geri döndü, ve hediye olarak 5 vakit namaz ile kullara mirac etme hikmeti verildi, ve ihsan makamini daha önce aciklamişdik, yani Allah ile mulakat etmek ve orasi ise, dünyamizda misalleri, makamlarin oldugu yerler, ve mesala bir belediyde belediye başkaninin makami, yahut vali, yahut okul müdürü veya ,.... gibi o makam da konuşmaya giden, orda oturmaz beklemez halini maruzatini arz edip cikar, ve muhammedde mirac etti, ona lazim olacaklarda gösterildi, verilmesi gerekenler verildi geri döndü, ve işde bu en yüksek makama cikmak demek de namazda secde mahallinde 3 subhane rabbiyel ala denecek kadar durmakdir, yani daha fazla durulmaz orda, hani adamlar uydurukdan tesbih namazi cikarmişlar, ve secdede 10 dakika tesbih yapiyor, lan dangil trottel ,orda öyle beynin aşagi geldigi halde, uzun durursan, kan beynine hücum eder, ve beynin tansiyon ve beyin kanamasindan damarlarin catlar, ve geberirsin, orda durma miktari, 3 saniye gibi, her tesbih bir saniye ederse , oda eder 3 saniye kadar kalabilirsin, ve muhammed diyorki, miracdan döndüm, daha yatagim sogumamişdi, yani secdede işde uzun kalinmaz, orda sadece, her secdede 3 saniya kadar kalirsin, o makam meşgul edilmez. yani düşün ögle namazinda 80 milyonun 20 milyonunda namaz ayni vakit girse, ve ayni boylam icinde olanlarin sayisini düşün, ve hepsinin, o an secde de oldugunu düşün, ve mirac hadisesi ve orda herkes 3 saniye kalsa carp 80 milyonu 3 ile 240 milyon eder ve allah 3 saniye icinde 240 milyonun halini bildi duydu, ve onun ameli allaha arz oldu, ve aninda onlara 240 milyona birden cevap vercek, bu sadece insanlar, ayni anda hayvanlarin sorunlari var derdi var, börtü böcük, ve bitki, madde, kurt kuş, düşün, ve öyle olunca Rabbin her an ayri demde ve ayri yaratişta amma, Allah orda meşgul edilmez, sana bakdi halini gördü, ve cevabini verecek, ve sen orda bekleme yapamazsin, nitekim kabe tavaf edilirkende, mümkünse hacerül esved öpülür, degilse selam verip pas gecilir, bekleme yapilmaz, eger bekleme yaparsan, arkadan gelenler yigilir ve katliam olur (2015 de Hac'da izdiham oldu) neden bu hata yüzünden ve arkadakiler öndekiler ezmek durumda kalir, yani, bir ordu yürürken sekteye ugratilmaz yoksa izdiham olur, ve dedikki muhammed : mehdi vaktine ulaşan, karda sürünerekde olsa, ona gitsin, dedi. peki ona gidecekde kardeşim, bu kadar insan onun yanindan nasil bir düzen ile hac yapip selam verip gececek? aynen hacerül esvede verilen selam misali, onu selamlayip dönse ne kadar zaman lazim? selam verip gececek, neden muhammedi selamlayip geciyoruz şimdi anladiniz mi? o bir tatbikatti, esas olan şimdi, mehdiye verilcek olan selam. Bekleme yapmayacak kişi, başi sadece 3 saniye secde mahallinde tutma hakkin var dedik ya, 3 saniye vaktin var, ve 3 saniyen doldmu yürüyecen, yoksa yukardaki semadaki trafik karişir, ve kaos olur, yukarisi aşagi ile baglantili ve
muhammed dediki yukarda kabe kavseyn var onu tüm melekler her an tavaf edip selamlarlar ve onu selamlama kiyamate kadar devam edecek, ve bir defa tavaf edip selamlayana, bir defa daha sira gelmeyecek kadar kalabalik dedi, ve kabe kavseyn, mehdinin evi ise, en uzakdaki semdaki kabe yani ilk kabe Hz ademin gerdek eviydi o zaman sondaki kabede mehdinin kabesi yani onun evi demek olmazmi, onun kalbi ve evi, kabe kavseyn ise, onu selamlamak için, her bir insanin sadece 3 saniye hakki var, sen selamayacan amma, senin yaninda binlerce melek cin hayvan ve yaratilmişlar sirada, ahmak sadece senin hakkin yok, deniyorki bu 3 saniye ile selamlasan bile bir kimseye ömrü boyu bir daha sira gelmeycek kadar kalabalik tarafinda selamlancak, tavaf edilcek, yanindan gecilcek, amma zaman az, öyle ise ey mehdi askeri, onun yaninda, evinin önünden gecerken lütfen bekleme yapma, sen beklersen, bütün ketter sekteye ugrar, ve kainatta kaus olur, orasi o an boş bile olsa sana verilen hak 3 saniye dedikya, sanada zararli mehdiye de zararli fazla kalman, fazla secdede durulmaz, yoksa kan beynine hücüm eder dedik. ve kainat insan bedeni ise, o vahdeti vücut mehdi ise, mehdiyi hasta edersiniz, ve o ölürse, kiyamet bir adim ötede olur, onun için akilli ol 3 saniye hakkini kullan, ve bunu ne eksik yap, nede fazlalaştir, orasi yeşil türbe degil, caput bagalayip duvarina sarilip dua edip yarim saat istek isteyip, bilmem halini iki saat anlatma yeri falan filan yapilcak yer de degil. Bak binlerce senedir bekleyen binlerce melekde sirada, gezegende sirada,cinlerde sirada, insanlarda, hatta hayvanlar bile sirada bekliyor. demedi mi bir yilan muhammed sevrdeki magaradayken, ey muhammed ben duydum duyali burayi yer edindim seni gelcek diye beklerin, bir defa nuru cemalini görmek için, yillardir bekliyon, ve buna ebu bekir engel oluyor ondan, isirdim onun ayagini demedimi, benimde hakkim degilmi seni görmek dedi yani muhammede öylede, bu kabe kavseynin sahibi mehdiye farklimi ve cekirdek ev kavseyn ev

Beyt-i ma'mûr, Beyt-i Harâm'ın (Kâbe'nin) üst tarafına düşmektedir. Yere düşecek olsa, onun üstüne düşer.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Beyt-i ma'mûru her gün yetmiş bin melek tavaf eder ve orada namaz kılar Tavaf eder Bir kere tavaf eden meleğe Kıyâmet'e kadar bir daha sıra gelmez "

( Hadis-i Şerif , Buhârî, Bed’u'l-Halk, 6)

Yani öyle olunca, hani Allah meleklere secde edin dedi, ve secdeye başladilar ve o kabenin asli olan "kabe kavseynde" Kabenin cekirdeginde diyor, kabeyi tavafa melekler başladi, bir tavaf edene bir daha sira gelemiyecek,

öyle olunca işde secde emrinde, yani kainatin ve meleklerin tüm yaratilanlarin secdesi ile beytül mamur, kainatin meyvasi olan insanlarin secdesi Kabe ve "kabe kavseyn" ise en yüksek kabe ve, en yüksekdeki ademin daha dogrusu ademoglunun yaratildigi yer ve zaman ile, Büyük Adem babamiz olan Hz. Ademden binlerce sene sonra gelecek ve zamaninin Halifeyi ruyu zemini ve sahibi olcak olan din gününün sahibi "Deyyan" olacak olan Hz Mehdinin, din gününün maliki hükümdari olacak mehdinin durdugu sema kati ve yer ve zaman ve o zamandaki yer ve kabe işde "Kabe Kavseyn'i temsil eder, yani beytul mamurun cekirdegi olan Kabe yani kavseyn kabe.
yani mehdi ve onun evi, ve onun evinin yolu işde, Rabbim bu yolda tikanma ve bekleme yapanlara idrak versinde, bundan vazgecsinler, yoksa mehdiyi rahatsiz ve hasta ettiklerinin farkinda degiller, ahmaklik yapmayin her bir kimsenin ancak ve ancak 3 saniye hakki var, bunu iyi degerlendiremedin, ancak bir ikinci secde bir 3 saniye daha var, ancak iki secde işde ondan, fazlasi yok, yani bu ikinci hak ise, nasil hac kurasi sana cikdi amma, bu sefer sen parayi harcadin ve bir sebebden haccca gidip hac edemedin, ve bir defa daha hac sirasina girme hakkin var, yoksa sana bir defa ziyaret ettikden sonra ikinci hak yok, sirada binlererce melek cin insan var,...... anla bunu ey medhi askeri

bunu şöyle aciklayan sadece insan olarak bugün 8 milyar insan varsa dünyada, ve bunlar dünya yaratilandan beri dünyaya gelmiş gecmiş bütün insanlarin parcasiysa, ve gündede 1milyon yeni cocuk doguyorsa 1milyonda ölyüyorsa, o zaman 8 milyar insana 3 saniye hak versek sadece evinin önünden bakarak gecmek kadar bir zaman, bu evi vorbei gecmek 3 saniye alir bir araba ile, 8 milyar carpi 3 o da eder 24 milyar saniye, ve her gün buna, o yaşadigi müddetce, tahmini bir milyon yenileri eklencek, ve öyle olunca 24 milyar saniye

Bir Gün Kaç Saattir? 1 gün 24 saattir.
Bir Gün Kaç Dakikadır? 1 gün 1440 dakikadır.
Bir Gün Kaç Saniyedir? 1 gün 86400 saniyedir.

öyle olunca 24 milyar saniyeyi bir günün saniyesine bölersek kac gün eder bu, onu buluruz.
24milyar / 86400 =277777 gün eder bunu seneye böl

277777/365=761 sene eder
Mehdi eger 40 yaşinda taninir olduysa, onun kac sene daha ömrü varki ,bu onu selamalamaya gelenler onu selamlayabilsin, yani onun 761 sene ömrü daha varmiki, yani bir tavaf edip selamlayacak olana bir daha sira yok, lütfen bekleme yapmayin, ve elinde imkani olan gelsin ev hayvani veya cok sevdigi bir cicegi varsa mümkünse onuda birlikte getirsin, selamlasin gitsin, sadece gecerken 3 saniye hakkiniz var, yani fazla yok o bile fazla
3 saniyeyi 1saniyeye düşürsek o zaman bu rakami 3 e böleriz oda eder
761/3=253 sene o bile fazla, yani siz anlayin ve ona göre hareket ediniz beklemek, dua etmek, capit baglamak yok, secde mahalinde ancak imkan yoksa tek subahne rabiyel ala da deniliverir yani 1 saniye düşürmekde o, yada Allah 3 saniye demiş evin uzunlugunu gecesiye gececek zaman o zaten.

Rabbim onun zamaninin insanina bunu anlamak, ve ona göre hareket etmek nasip eylesin, onun ashabi komşusu ve ehli beyti olma şerefine erenler, tabiki onu cokca görme ziyaret etme, onunla görüşme, ve hatta konuşma ve selamlaşma,...hakkina cokca sahipler.


--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 23 Ocak 2018 Salı

Original Kar © glan


Print this item

RasitTunca-2 Vuslatmi uzak Beklemek mi zor Yusuflukmu Züleyhalik mi (Kar©glanin 10 01 2018 Vaazi)
Posted by: RasitTunca - 05-24-2018, 09:03 AM - Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi - No Replies


Vuslatmi uzak Beklemek mi zor - Yusuf lukmu zor Züleyha lik mi Zor

(Kar©glanin 10 Ocak 2018 Vaazi)

يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ أَن تَضِلُّواْ وَاللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yubeyyinullâhu lekum en tadıllû vallâhu bi kulli şey’in alîm.

Meali :

Allah, şaşırmayasınız diye size beyan ediyor (açıklıyor). Allah herşeyi en iyi bilendir.

Sadakallahul Aziym NiSA Suresi 176. ayetten pasaj

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ وَيُخَوِّفُونَكَ بِالَّذِينَ مِن دُونِهِ وَمَن يُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

E leysallâhu bi kâfin abdehu, ve yuhavvifûneke billezîne min dûnihî, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâdin.

Meali :

Allah, kuluna yetmez mi? (Kifayet Etmez mi) Seni O’ndan (Allah’tan) başkalarıyla korkutmaya çalışıyorlar. Allah, kimi saptırırsa artık onun için bir yol gösterici yoktur.

(Sadakallahul Aziym ZUMER Suresi 36. ayet)

Surûkatubnu Mâlik ibn Cu'şûm geldi ve şöyle sordu:

Yâ Rasûlullah!.. Bize DİNİMİZİN ASLINI BEYAN ET!.. Bugünkü amel neyin içindedir?.. Bunun bilgisine nisbetle, biz sanki şimdi yaratılmış gibiyiz. Bugünün ameli, kalemlerin yazıp da kuruduğu, takdirlerin cereyan ettiği işler içinde midir?.. Yoksa karşılaşacağımız işler içinde midir?

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Hayır!.. Bugün ki iş, yeniden oluşacak işler içinde değildir!.. Fakat kalemlerin yazıp kuruduğu, takdirlerin cereyan etmiş olduğu işler içindedir!.." Buyurdu.

Surâka bu defa sordu:

– Öyle ise amel ne için?..

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Amel ediniz, çünkü herkese kolaylaştırılmıştır!." buyurdu.

( Hadis-i Şerif , Câbir r.a.)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Sizin birinizin ana-baba maddeleri 40 gün anasının karnında toplanır. Sonra o maddeler o kadar zaman içinde katı bir kan pıhtısı hâlini alır. Sonra yine o kadar zaman içerisinde bir çiğnem ete tahavvül eder. (120. günde) ona bir melek gönderilir de bu melek ona ruhu nefheder. Ve melek dört kelime ile yani rızkını, ecelini, âmelini, said ve şakî olduğunu yazmakla emrolunur.

Kendisinden başka Hak ilâh olmayan Allah’a yemin ederim ki: sizden biriniz cennet ehlinin ameliyle amel etmekte devam eder. Nihâyet kendisi ile Cennet arasında bir zirâ’dan başka mesafe kalmaz!.. Bu sırada yazı o kişinin önüne geçer!.. Bu defa o kişi cehennem ehlinin ameliyle amel etmeye devam eder.

Ve yine sizden biriniz Cehennem ehlinin ameliyle amel eder, nihâyet kendisiyle cehennem arasında ancak bir zirâ mesafe kalır. Bu sırada yazı önüne geçer!.. Bu defa da o kimse cennet ehlinin ameliyle amel eder ve cennete girer!."

( Hadis-i Şerif , Abdullah ibn Mes’ud r.a.)



"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّاهَا فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve nefsin ve mâ sevvâhâ. Fe elhemehâ fucûrahâ ve takvâhâ. Kad efleha men zekkâhâ.

Meali :

Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip (Sonra da ona günahını ve takvasını ilham etmiş olana) ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

(Sadakallahul Aziym ŞEMS Suresi 7. 8. 9. ayet)

Yusufa Melek Dedi : "Biz O nun (Züleyha nin) Nikahini sana Taa sen kuyudayken kiydik." dedi

Hz Yusuf Misira Sultan olunca askerleri ile carşin ya teftiş e cikmiş ve Züleyha kadin yaşlanmiş ve sokakda bir dilenci durumuna düşmüş ve o şehrin biur ucunda yusuf diger ucundayken Züleyha Rabbine seslenir

"Sultanlari köle ve dilenci eden, dilencileride köleleride sultan eden Allah a hamd ederim." diyor
Bu sözü Allah rüzgara bindiriyor ve taaaa yusfun kulagina ulaştiriyor, ve rüzgar bu sözü yusufun kulagina fisildiyor. ve hemen yusuf durumu farkediyor, ve kim söyledi bu sözü diye, söyleyeni aramaya cikiyor, ve ara ara taa züleyhanin yanina geliyor, ve birisi bu kadin dedi diyor. variyor yanina ve soruyor "sen kimsin?" kadinda diyor, "peki sen kimsin?" diyor Hz yusuf "ben yusufun" diyor o da diyor "bende züleyha yim" yaş gecmiş 90a dayanmiş ve yusuf bir istegin varmi diye soruyor, oda evet var diyor, sen peygambersin, rabbine dua et de, bana eski gençliğimi geri versin, ve seninle evleneyim diyor, yusuf mürakabeye dalip rabine müracat ediyor, bu nedir ve doğrumu, ve mümkünmüdür diye, ve melek ona rabbimizden ilham ediyor, ve diyorki, ey yusuf, et duani, evet biz onun nikahini sana, sen taaa kuyuya atıldığında kıymıştık zaten. yani kader öyle bir haldirki, o hadisde dendigi gibi, kader kisminde kalemler susmuş mürekkepler kader konusunda kurumuşdur, ve öyle olunca, yusufun züleyha ile evlencek olmasıda, yusufa kader olarak zaten yazılmışdı, ancak zaman ve mekan farklı idi, ilk anda ona sahip olsa, zina suçu alacak, amma nasıl ham meyva yenmez ise, ve erince tatlı olursa, yusuf yusufluğa erince, ilk defa ona sunulan lokmayı yememesi sebebi ile, yine önüne geldi, ve rab artık ona yeme demiyor, bu sefer al artık bunu ye diyor bu sefer. hani önce rabbinden burhan gördü ve züleyhayı yeme demişd i önce, ne oldududa şimdi al onu, onunla evlen deniyor, peki degişen ne? züleyhamı degişdi, yusufmu degişdi, peki züleyha gibi aşkını, sevdasını bir ömür taze ve canlı tutmakmı zor? yoksa yusuf gibi yiyeceği lokmanın ermesini beklemekmi zor? ve burda yine size dinde çağ atlatacak bir kuralı, senelerdir görmediğiniz bir kuralı göstereyim mi? evet dikkat edin, yani dün yusufa haram olan lokma, bugün helal lokma oldu, yani dünün haramları, yarın bazilarına helal olabilir demek ki. yani demek istediğim, zaman bazı haramları helal çevirebiliyormuş demek olur yani, dün isa ya yasak olan, belki bu gün muhammedilere seerbest, yada dün isaya serbest olan şarap ve alkol, bugün müslümanlara haram, yani iki taraflı büyüme, ya eksi tarafa, yada artı tarafa olabilir. amma yine erkeklerin ostropozu, kadınların menapozu gibi, yani değişim, hayatta böyle değişim halinde, bir haram zaman geçince, helal oluyorsa, bir helalde zaman ile haram halini alabilir yani. işde bir meyvanın ermesi sofraya gelmesi için, mesela çiftci taaa ekimde buğdayı ekiyor, aradan kış geçiyor, ve bahar geliyor, sonra baharda yağmur az gelirse, sulaması lazım onu, suyu yeterince olunca büyür ve sonra, yaz gelmesi lazım ki ersin, sonra biçmek lazım, sonra harman etmek lazım, sonra yıkayıp taşını ayıklamak sonra, değmen, sonra un, unu fırına götürmek lazım, sonra su maya un hamur oluyor, sonra beze oluyor, sonra fırına veriliyor, pişince ekmek ,ve sonra bakkala yolculuk, sonra ,......... yani yol hep devem ediyor, ve sen yedin ekmeği, ekmeğe neyi arkadaş ve yar ettin, reçelimi yar ettin ona, yoksa peynirimi, yoka aci frek biberinimi yar ettin, yani yakdınmı, dondurdunmu, yada güzelmi muamele etdin sonra, mide sonra enerji oldu, ve enerji olunca bitmiyor o enerji ile namazmi kildin, şarkimi dinledin, yoksa hacmi yaptın, ne yaptın, namaz kıldınsa, eğer uyanık kıldın ise, kabul olduysa, melekler taa arşa kadar götürcek, ve deniyorki, insanın sağ ve solunda, onun günah ve sevaplarını yazan, iki melek var, onlar ne yaptın ne söyledin hepsini kaydediyorlar, yada yazıyorlar, eski deyim ile yazıyorlar, bügünkü hali ile kamera ile kaydetip filmini çekiyorlar

Bazı âlimler, Kirâmen Kâtibin meleklerinin şu hadiste bildirilen melekler olduğunu söylemişlerdir: "Gece bu takım melekler, gündüz bir takım melekler size gelirler. Bunlar, sabah ve ikindi namazlarında bir araya gelip buluşurlar. Sonra sizinle kalmış bu meleklerden yukarıya çıkanlara, Rableri-onların hallerini en iyi bilen olduğu halde- kullarımı ne halde bıraktınız? diye sorar. Onlar da namaz kılarlarken bıraktık; namaz kılarlarken kendilerine gittik derler"

(Buhârî, Mevakid, 16; Bed'ül-Hakk, 6; Müslim Mesacid 210; Ahmed b. Hanbel, II, 257, 486; Nesâf, Salât, 21)

Kurtubî bu gece ve gündüz meleklerinin Kirâmen Kâtibin meleklerinden başka olduğunu söylemiştir. Çünkü Kirâmen Kâtibin melekleri gece ve gündüz ayrılmaksızın kullar; gözetlerler. Halbuki hadiste bildirilen bu melekler gece ve gündüz vazife değiştirirler.

Peygamberimizin (s.a.s) açıklamalarından öğrendiğimize göre; bu meleklerden kulun sağ tarafındaki iyilikleri yazar. Sol tarafındaki melek sağ taraftakinin emrindedir. İnsan bir iyilik işlediği vakit, hemen sağ taraftaki melek on sevap yazar. Fakat (hemen helallaşılmayan kul hakları hariç) bir günah işlendiğinde sağ taraftaki melek sol taraftaki meleğe- ki bu yazmak istediği halde- yazmayı bırak, altı saat bekle, belki pişman olur, Allah'a tevbe istiğfar eder; eğer tevbe ve istiğfar etmezse bir günah olarak yaz, diye söyler

(Suyûtî, Cem'u'l-Cevamı' 6624 nolu hadis, ed-Dürri'l-Mensur, ilgili âyetlerin tefsiri, V, s. 47, Mısır, 1314; Ali el-Muttekî, Kenzu'l Ummâl, 10192, 10212 nolu hadisler, Lakkanî, Şerhu Cevhereti't- Tevhid, Mısır, 1375/1955, s.210)

Bazı İslâm âlimleri, bu meleklerin mübah olan işleri yazmadığına kail olmuşlarsa da, kulun zâhire çıkan her şeyini yazdıklarına dair rivayetler daha kuvvetlidir. Sağdaki meleğin yazmadığı şeyleri soldaki melek yazmakla görevlidir. Böylece, kulun her işini, hatta hastalık anındaki inlemesini bile melekler yazarlar

(Suyutî, el-Hakaik fi Ahbâri'l-Memâlik, Beyrut 1988/1408, s.92)

Kulun nefsinde gizli kalan düşünce, niyet ve vesvese gibi şeylere gelince; kulların organları ile işleyerek zahire çıkan işleri ile beraber bütün bunları bilir: "Andolsun, insanı Biz yarattık, nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu da biliriz. Biz ona sah damarından daha yakınız" (Kâf, 50/16) âyeti bunu açıkça ifade etmektedir. Kulların, işlemeyi azmetmeyip kastetmedikleri vesvese ve düşünceleri yazılmaz. Peygamberimizden (s.a.s) rivayet olunduğuna göre; Kul, hayırlı bir işi işlemeyi kasdeder de, işleyemezse buna bir sevab yazılır. Kötülük işlemeyi diler de, bunu bilfiil teşebbüs etmeyerek işlemezse, bir günah bile yazılmaz. Melekler, gaybı, kulun içinden geçen niyetlerini bilmezler. Fakat, kul bir iyilik yapmayı kasd edince, ondan meleklerin idrak edeceği misk kokusu gibi bir koku yayılır da bundan o kulun iyilik yapmaya azmettiğini bilirler. Kötülüğü kasdedince de, onun kötülük yapmaya niyet ettiğini anlarlar

(Celâleddin es-Suyûtî, el-Habâik, s.106)

Lakkânî'nin naklettiğine göre Kirâmen Kâtibîn, kulun itikad, niyet, ve kasıtlarının hepsini anlayıp muhafaza ederler

(Lakkânı, Şerh-u Cevhereti't- Tevhîd, s. 108)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِذْ يَتَلَقَّى الْمُتَلَقِّيَانِ عَنِ الْيَمِينِ وَعَنِ الشِّمَالِ قَعِيدٌ مَا يَلْفِظُ مِن قَوْلٍ إِلَّا لَدَيْهِ رَقِيبٌ عَتِيدٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İz yetelakkâl mutelakkîyâni anil yemîni ve aniş şimâli kaîdun. Mâ yelfızu min kavlin illâ ledeyhi rakîbun atîdun.

Meali :

Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir.İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.

(Sadakallahul Aziym KAF Suresi 17. ve 18. ayet)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve inne aleykum le hâfızîn

Meali :

Ve muhakkak ki, sizin üzerinizde mutlaka (hıfzeden) hafaza melekleri vardır.

(Sadakallahul Aziym İNFİTAR Suresi 10. ayet)

Yani bu ayetleri hadisleri daha düne kadar okuyanlar, ben dahil yanımıza gelen iki melek var anlıyorduk, halbuki kendi iki gözün, senin her an baktığın yaptığın, gördüğün herşeyi kaydediyor, yine iki kulağın, sağ ve sol bütün duyduklarını kaydetmiyor mu? mesela taaa elli sene önce öğretmenin, yada ananın, babanın dediğini, bir an düşününce hatırlamıyon mu, gençlik aşkının görüntüsünü düşününce, gözünün önüne gelmiyormu, yani ikiside kaydetmiş. yine iki elin yaptıklarını kaydediyor, yani körler ne ile hisseder? parmak uçları ile, yani deri ve parmak uçlarıda, hissederek biliyor, ve onlarda yaptıklarını görüyor, ve körler ise dokunduklarını hissetiklerini, işde kaydetip unutmuyor. o zaman kol ve el ve parmak uçlariıda yaptıklarını yine kaydediyor o zaman. ve yine ayakların nereye seni götürdüğünü kaydeden iki melek, ve öyle olunca, sen zaten kendin, kendini gözetleyen takip eden ajansın da kendi yaptıklarını kaydediyorsun, ve onuda beynin sinyal olarak, yukardakı imami mübin, yada büyük kitap, veya levhi mahfuz denilen yukarının youtubesine kaydediyor, ve sen nasil bu dünyadaki bir filmi müziği bu dünyanın youtubesinde arayınca, o video bulunuyorsa, ve seninde yaptıkların, orda levhi mahfuz denilen youtubede, onlarda orda duruyor, ancak aranınca sorulunca çıkıp geliyor ve

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

الْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

El yevme nahtimu alâ efvâhihim ve tukellimunâ eydîhim ve teşhedu erculuhum bimâ kânû yeksibûn

Meali :

O gün biz onların ağızlarını mühürleriz. Elleri bize konuşur, ayakları da kazandıklarına şahitlik eder.

(Sadakallahul Aziym YASİN Suresi 65. ayet)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ أَلْسِنَتُهُمْ وَأَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُم بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Yevme teşhedu aleyhim elsinetuhum ve eydîhim ve erculuhum bimâ kânû ya’melûn

Meali :

O gün onlara, onların dilleri, elleri ve ayakları (hayat filmleri) yapmış olduklarına şahitlik edecek.

(Sadakallahul Aziym NÛR Suresi 24. ayet)

insan kainatın modeli ise, o zaman kiramen katibinde, bu kainatta ise, o zaman bedende bir yer, bunları temsil etmeli, ve öyle olunca, senin kameran, senin bilgisayarının kamerasi, kendi gözlerin, iki melek, sağ melek, sol melek yine duyan iki melek, iki kulağın ta çocuklukda duyduğun bir sesi, eğer bunu aklın, beynin falanca mahalledeki fatmanın sesi diye kaydettiyse, bunu yıllar sonra bile, o sesi duyunca, bu fatma diyorsan eğer, o zaman, kendi kulağın kayıt ciahazı zaten, levhi mahfuzun kainatin haritası insan bedenindeki yeride, beyindeki, hafıza bölgesi, yani kiramen katibinlerden ikisi, yine kullakların, ve yine diğer ikisi ellerin, ve yine ikiside ayakların, ve ardın ve önün, yani soğuk olduğunu sırtında hissedebiliyor, yine dişin erik yiyince kamaşıyor, yani hissediyor, öyle olunca, zaten bütün uzuvların senin yaptıklarını kayıt halinde, ve hissediyor ve görüyor biliyor duyuyor, ve hepsini kaydediyor, o azman senin kendin ajansın zaten kendinden nereye kaçmayi düşünüyorsun ki, ben benu yapmadım diye inkar edebilesin yani.

Hz Muhammedin miracda Gördükleri

Peygamber Efendimizin sav Miraçta Cehennem bekçisi Malik ile konuşması
Peygamber Efendimiz sav anlatıyor
Malik cehennemden iğne deliği deliği kadar bir yer açtı. Oradan iplik inceliğinden siyah bir duman çıktı. O duman bir saat çıksaydı; bütün yeri ve semaları o dumanın karanlığı sarardı. Güneşin, ayın ve diğer aydınlık veren şeylerin ziyası ve nuru görünmezdi; mahvolurdu. Ancak Malik, o deliği o anda eli ile sığadı; o duman yok oldu. Bana şöyle dedi:
_Buradan içeri bakın.
Bakınca gördüm ki, cehennem birbirinin atında yedi tabakadır. En yukarısı cehennemdir ki; oraya müminlerin en asileri girer. Bunun azabı, diğerlerinden hafiftir.
2.si lezadır. Buraya Nasara girecektir.
3.sü hutamedir. Buraya da Yahudiler girerler.
4.sü sairdir. Buraya da Sabiler girerler.
5.si sakardır. Buraya da mecusiler girerler.
6.sı cahimdir. Buraya da müşrikler girerler.
7.si haviyedir. Buraya da münafıklar girerceklerdir. Bir de Allahlık davası güdenler girerler. Firavun, Nemrut gibi.
Ben, aşağı tabakada olanların azaplarının şiddetinden bakmaya takat getiremedim. Ancak üst tabakada olanlara baktım; braya ümmetimin asileri girerler. Buraya bakınca gördüm ki: Oradaateşten yetmiş derya var. Her deryanın kenarında ateşten birer şehir var. Her şehirde ateşten yetmiş bin ev var. Her evin içindei ateşten yetmişbin sandık var. O sandıkların içinde de, erkekler vekadınlar var. Oraya hapsolmuşlar; yanlarında yılanlar ve akrepler var. Şöyle sordum:
_Ey Malik, bu sandıkların içinde hapsolanlar kimlerdir?
Şöyle anlattı:
_Bunların bazısı insanlara zulüm edip haksız yere malını alanlardır. Bazısı da büyüklük sayıp zalim cebbarlık edenlerdir. Hâlbuki Büyüklük, celal ve ikram sahibi Yüce Allaha mahsustur.


Sonra, bir kavim gördüm; dudakları deve ve köpek dudakları gibi idi. Karınları da şişmişti. Zebaniler, ateşten tokmaklarla bunların karınlarına vurup duruyorlardı. Karınlarında bağırsakları kopuyor; dübürlerinden dökülüyordu. Tekrar içlerinden bağırsak yaratılıyordu; zebaniler yine vurup döküyordu. Onlara böylece azap ediyorlardı.
_Bunlar kimlerdir?
Dedim; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar ümmetinizde yetim malını haksız yere yiyenlerdir.

Bir kavim gördüm, karınları dağlar gibi şişmişti. İçine yılanlar ve akreplerler dolmuştu. Orada hareket edip ıstırap veriyorlardı. Bunlar ayağa kalkmak istedikleri zaman, karınlarının büyüklüğünden ve yılanların, akreplerin hareketlerinden kalkmaya güçleri yetmiyordu. Yıkılıyorlardı. Sordum:
_Bunlar kimlerdir?
Dedim; Malik şöyle anlattı:
_Bunlari ümmetinizden faiz yiyenlerdir.

Bundan sonra, bir alay hatunlar gördüm; bunların saçlarından asmışlardı. Bunlar için:
_Kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar, şu kadınlardır ki; Yüzlerini ve saçlarını örtmeyip erkeklere gösterirler. Kocalarından başkasına zinetlerini açarlar. Kocalarına eza ve cefa ederler.

Bundan sonra, bir takım erkek ve kadın gördüm; bunların dillerinden ateş çengellerle asmışlardı. Tırnakları bakırdandı. Kendi yüzlerini yırtup parça parça ediyorlardı.
_Bunlar kimlerdir?
Dedim; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar yalan yere şahidlik edenlerdir. Koğuculuk yapıp söz gezdirenlerdir.

Bundan sonra, bir alay kadınlar gördüm; bunların kimisini göğsünden asmışlar; kimisini de ayaklarından baş aşağı asmışlardı. Bunlar feryad ve sayha atıp duruyorlardı.
_Bunlar kimlerdir?
Dedim; şöyle anlattı:
_Bunlar zina edenlerdir; ayrıca çocuklarını düşürüp katil işi işleyenlerdir.

Bundan sonra, bir kısım kadınları gördüm ki, asılmışlar. Bunların elleri boyunlarına sıkıca bağlanmıştı.
_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Kocalarına hıyanet edip mallarını telef edenlerdir.
Peygamber Efendimiz sav;
bir kavim gördüm ki, bunların cesetleri hınzırına, yüzleri de köpek yüzüne benziyırdu. dübürlerinden ateşler çıkıyordu. Yılanlar, akrepler onları sokuyor; etlerini yiyorlar.
_Bunlar kimlerdir?
dedim; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar ümmetinizden namaz kılmayan, gusül etmeyenlerdir.

Bundan sonra, bir takım erkekleri ve kadınları gördüm. Bunlara ateşte azap ediliyordu. Bunların üzerine zebaniler musallat olmuştu. Bunlar feryad ettikçe, zebaniler sopalarla vuruyorlardı. Karınlarına ateşten süngüleri saplıyorlardı. Vücutlarını da ateşten kamçılarla dövüyorlardı. Bunların azapları pek çetin gördüm.
_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar ana ve babakrına isyan ederek karşı gelenlerdir.

Yine bir kavim gördüm; bunların boyunlarına ateşten dağlar gibi büyük halkalar geçirmişlerdi.
_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar, üzerlerinde bulunan emanetleri sahiplerine vermeyenlerdir.

Bundan sonra, bir kavim gördüm; zebaniler bunları ateşten bıçaklarla boğazlıyorlardı. Ama bunlar aynı saatte diriliyordu. Bunlar dirilince, zebaniler tekrar onları boğazlıyorlardı.
_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar haksız yere adam öldürenlerdir.

Bir kavim daha gördüm; gayet çirkin ve kötü kokulu cife yiyorlardı.
_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Bunlar gıybet edip insanların etini yiyenlerdir.

Bunlardan başka, cehennemde iki sınıf kimse gördüm; bunların bir sınıfı erkeklerden, bir sınıfı da kadınlardandı. Bunların azabı gayet şiddetli idi.
_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
_Bu erkekler, beylerin önünde sopa ve kamçılarla gidip zavallı fakirlere vurup zulüm edenlerdir. O kadınlar ise sureta libas giyip hakikatte cümle zası belli, açık hükmünde ve erkeklere aşikâr olanlardır. Ayrıca dışarı çıktıkları zaman, erkekleri kendilerine çekenlerdir.
Bu sebepten, başları deve hörgücü gibi büyük olup selametle doğruca cennete giremezler.

Bundan sonra, cehennemde bir alay erkek ve dişi kimseler gördüm. Bunların azabı birbirine benzemiyordu. Her birine bir başka türlü azap olunuyordu. Bu tabakada azap olunanlar arasında bunlardan şiddetli azap olunan yoktu. Şöyle bir azap ediliyorlardı. Bunları ateşten sopalar üzerine asmışlardı. Etleri pişip dökülüyor; sadece kemik kalıyorlardı. Hak Teala onların etlerini bitiriyor; yine önceki gibi etleri pişip dökülüyordu.
Bazıları da, ateşten zincirlerle, bukağı_Bunlar kimlerdir?
Diye sordum; Malik şöyle anlattı:
larla bağlanmışlardı; böylece azap olunuyorlardı.
_Bunların vücut sağlığı yerinde iken namazı terk edenlerdir.

peygamberimiz bir adam gördü, kaynar havuza atilmişdi, adam kurtulmak için havuzun bir ucuna kadar yüzüyordu, tam cikacakken, zebaniler başina tokmakla vurup kovaliyorlardi, diger ucuna kadar yüzüyordu, tam cikcakken yine zebaniler başina tokmakla vurup yine kovaliyorlardi, kim bunlar dedi Hz Muhammed aleyhisselam, Cebrailde bunlar dünyadayken namazlarini vaktinde kilmayip, namazi geciktirenler dedi

Ve şöyle dedim:
_Ey Malik, kapıyı kapa, bakacak takatim kalmadı.
Malik şöyle dedi:
_YA RESULULLAH, mübarek gözünüzle müşahede ettiğiniz azapları gördüğünüz gibi ümmetinize bildirin. Ümmetinizi çok çekindirin. Masiyetlerden, Allahın emrine aykırı hareketten onları alıp men edin.Allaha tam itaate teşvik edip ibadet yoluna getirin. Allahın azabı şiddetlidir. Cehennemi yedi tabakadır. Bu gördüğünüz ilk tabakasıdır. Aşağıları daha şiddetlidir.’
Bunu dinledikten sonra, RESULULLAH SAV EFENDİMİZ ümmetine şefkatından dolayı ağlamaya, şefaat ve niyaza başlar.
Ümmetinin zaafı ve o gibi azaba takat getiremeyeceklerini anlatıp o kadar çok ağladı ki
; Cebrail, Mukarreb melekler ve orada bulunan diğer melekler dahi ağlamaya başladılar. Resulullah sav Efendimizin tazarru ve niyazına:
AMİN!:
Dediler.
Bunun üzerine, izzet sahibi Yüce Hakk’tan şu hitap geldi:
_Habibim, senin değerin benim katımda büyüktür; duan makbuldür. Şefaatın makbuldür. Gönlünü hoş tut; seni muradına eriştirdim. Kıyamette sana bir makam vereceğim; şu kadar asileri sana bağışlayacağım, ta ki:
_YETER.
Diyesin. Senin ümmetini sair ümmetlerin üzerine seçtim. Seni de onlara şefaatçı kıldım. Dilediğin kadar şefaat eyle; kabul ederim……

RABBİM BİZLERİ RESULULLAH SAV EFNDİMİZİN ŞEFAATİNE LAYIK EYLE
AMİN!
Sonra...
Malikten başka, cehennem hazinler onsekiz tanedir; Malikle 19 olurlar.

'Onun üzerine on dokuz melek tayin edilmiştir.'(74/30)
Resulullah sav Efendimiz ümmeti namına mahzun oldu; halas olmalarınıı diledi. Bunun üzerine Yüce Hakk şöyle buyurdu:
_Senin ümmetine on dokuz harfli bir cümle ihsan eyledim. Ümmetin onu devamlı olarak bırakmadan okursa. kendilerini o on dokuz cehennem hazinlerinden ve onların yardımcıları olan zebanilerin azabından emin kılarım. O cümle şudur:
_BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hak Teala cümlemizi, Resulullah sav Efendimiz hürmetine cehennemden azad eylesin.
AMİN!

------------------

Evet Güzel, bunlar dinimizde bazi amelleri yapmanin kötü ve kerih olduğunu, yada günah olduğunu gösterecektir, amma velakin, bunlarda anlatılanların hepsi müslüman veya mümin olanların başına gelenler olarak anlatılıyor , o halde cehennem müminler içinmi yaratıldı yoksa kafirler içinmi yaratıldı, eğer cehennemi müminler dolduracaksa, bitmeyen bir azaba düçar olcaklarsa, burada mümin olmanın faydası nerede, namaz kılmış amma, geciktirmiş,ceza görcek, hemde yani öyle hafif bişey falan değil, yani kaynar suya atacaklar, ve çıkmak istedikce başına vurcak zebaniler, bunun bu dünyadaki örneği ve hikmeti, ve eğer cehennem bu dünyada kuruldu ise, göster bize madem derseniz, işte alltaki resimlere bakın bakalim, buna benzeyen bir hal varmi? evet var, mesela ipek böckleri, ipek kozasının içindeyken, ipek iplik üretmek için, kaynar kazana atılıyor, ve sonra üzerlerine vurularak dışarı taşmasına çıkmasına da engel olunarak kaynatılıyor, canlı canlı kaynıyorlar, amma sonra ipek olup insan bedeninde cennete dahil olmuş oluyor, yani cezası bitince, ipek olup, elbise olup, insana faydalı hale geliyor, onun ipek böceği halinin yani, ipek böceği cibilliyatlğ olupda namazını geciktirenlerin hali.


[Image: ipek-kozasi-kaynatma-Namazini-geciktiren...-vaazi.gif]

Yine midye ve istakaoz kaynatma ayni, bunlarin taze olmasi lazimmiş, yani taze demekde canli demekmiş, ve canli canli kaynar suya atiliyorlar, ve sonra başlarina bastirip kaynatiliyor, ve cezasi bitince, pişince " fedhuli fi ibadi, vedhuli cenneti" hikmeti ile yemek olup, kullarin icine, cennete giriyor, artik sonra ya beyine gidiyor, ya kola, ya ele, ya kalbe yada namaz niyaz oluyor, ve artik namaz olduysa, sonsuzluga erdi, kalp olduysa insan olma şerefine erdi, cicger olduysa hakeze, böbrek olduysa, tirnak oldusya hakeze, Amma bunlarin taze, yani canli olmasi lazimmiş, yoksa ölü olursa, zehirli bakteri üretiyorlarmiş, yenmez oluyormuş, o zaman onun Midye veya istakoz halinin yani, midye ve istakaoz cibilliyatli olupda namazini geciktirenlerin halibu resimdedir.

[Image: Midye_Kaynatmasi-Namazini-geciktirenleri...-vaazi.gif]

bu kaynar suda kaynatma işlemi sadece hayvanlarda tehakkuk etmiyor, yine bitki hali ile, mesala çubuk makarna kaynatmak demek, yine ayni, onun bitki ve buğday halinin, yani buğday cibilliyatlı olupda, namazını geciktirenlerin hali de budur bence. (varsayim, olabilir veya olmayabilir)

[Image: Makarna-kaynatma-Namazini-geciktirenleri...-vaazi.gif]

yani cehennem eğer müminlere olursa, işte böyle onlarin azablari, ve sonunda ise, cezasi bitince, yine cennete dahil olcak, amma mesala cigara, yada odun, petrol gibi yanınca, onların yeniden bir bedene girmesi yada bedenin parçası olupda ve yeniden can olması mümkin değil, ve artık kalıcı olarak cehennemdedir, ve hani eger dünada ateş yakmasanlar bunun için allah onlari götürüpde güneşlerde yine yakar, ve habis kötü ruh halinde, duman haline dönüyorlar, ve artik onlarin cehennemden kurtulma gibi bir şanslari yok, ebedi olarak, habis ruh halinde, azab halinde, yeniden velbeasü olmayacaklar ve ancak işde bazilari ancak şeytan ve iblis, yada cin haline dönüp, bazilarina kötü fikir ve vesvesler veren, kötü ruhlar halini aliyorlar, yani artik bir bedenleri yok yani, amma mümin yeniden can bulcak, hatta midye bile olsa, azabini cekip, bir bedene yol alip, yeniden ahmet, mehmet parcasi olma şansina sahip yani, ve dünyaya yeniden gelme, can bulma şansina sahipler işde.

[Image: feuer.gif]

Koyun gibi uysal ve faydali mümin olsan, varacağın cennetten önce, tadacağın cehennemden, sadece bir parçada, bu resimde sakli, al bak gör halini.

[Image: Koyun-koca-Kavurma-veNamazini-geciktiren...-vaazi.gif]

Ebû Saîd (el-Hudrî)’den nakledildiğine göre

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“…ve Allah’ın sözlerinin diğer sözlere üstünlüğü, Allah’ın, yarattıklarına üstünlüğü gibidir.”

( Hadis-i Şerif , T2926 Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 25,)

öyleyse bu konuda Rabbimiz ne buyuruyor?

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَى رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ

Meali :

(Ey insanlar!) Sizden (İçinizden) oraya uğramayacak cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir.

(Sadakallahul Aziym MERYEM Suresi 71. ayet)

Meryem suresindeki bu ayetin önü ve sonuda şöyle :
68. Rabbine andolsun ki biz onları (öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden kâfirleri) şeytanları ile beraber elbette ve elbette mahşerde toplayacağız. Sonra onları muhakkak cehennemin etrafında dizleri üstü hazır bulunduracağız (ki cennetlikleri görüp hasret çeksinler.)

69. Sonra her zümreden Rahmân'a karşı en ziyade isyankâr hangileri ise, muhakkak ayırıp atacağız.

70. Sonra o cehenneme atılmaya layık olanların kimler bulunduğunu elbette biz daha iyi biliriz.

71. İçinizden hiçbiri istisna edilmemek üzere, mutlaka herkes cehenneme varacaktır. Bu, Rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür.

72. Sonra Allah'dan korkup, sakınanları kurtaracağız ve zalimleri de toptan cehennemde bırakacağız."

------------

"İçinizden, oraya (cehenneme) varmayacak hiçbir kimse yoktur" mealinde­ki 71. âyette geçen cümle ile devamı üç türlü yorumlanabilir:

a) Bunlardan mak­sat sırattan geçenlerdir. Mümin olsun kâfir olsun bütün insanlar aynı zamanda ce­hennemin üstünde kurulmuş olan sırattan geçmek zorunda oldukları için oraya uğ­ramış olurlar. Ancak 72. âyete göre "kötülükten sakınanlar" cehennemden esirge­nirken "zalimler diz üstü çökmüş olarak" orada bırakılacaktır.

b) Maksat kâfirler­dir ve bunlar cehenneme gireceklerdir.

c) Potansiyel olarak her insan ameline gö­re cennete olduğu kadar cehenneme de girebilecek durumdadır. (Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur'an Tefsiri, III / 522-523)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Bütün insanlar oraya gelir. Ondan sonra da herkes ameline göre oradan ayrılır."

( Hadis-i Şerif , İbni Mes’ud)


Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Orada insanlar ateşin etrafında ayakta dururlar. Daha sonra amellerine göre kimisi şimşek gibi, kimisi rüzgar gibi, kimisi kuş gibi, kimisi de en hızlı giden deve gibi hızlı geçip gider. Kimisi koşar, nihâyet onlardan en son gelecek kişinin ışığı baş parmaklarının ucunun bulunduğu yere varacaktır. İnsanlar oradan geçerken sırat sağa sola meyledecektir. Sırat oldukça kaygan ve kaydırıcı bir zemindir. Onun üstünde deve dikeni gibi dikenler vardır. Etrafında da melekler durmaktadır. Bu meleklerin yanında ateşten kancalar vardır. Melekler onlarla, onları yakalarlar.”

( Hadis-i Şerif , İbni Mesud)

öyleyse, herkes oraya ugraycaksa, o resimler ve anlattığımızda, hakikat budur demek zorunda olabiliriz. yillardir, hakkikat karşimizdayken, görmemiş olabiliriz, çünkü mesela adam bir mahallede oturur, yilarca o sokakdan geçer de, amma taa bir gün birisi şu evin penceresi ne güzel yeşil derse, mesala ancak o zaman o pencerenin yeşil olduğunu farkdecek kadar kör bakiyor olabilir oraya insan. amma işde hakikatda önümüzde duruyorken görmememiş olabiliriz yani

Madem herkes oraya ugrayacak o zaman, Rabbim Teala vetekaddes hazretleri, benim ve sevdiklerimin, sevenlerimin, askerlerimin, ailemin, ehli beytimin, ve mehdi ve cemaatinin, oraya ugradığındaki cehennemini, kolaylardan ve hafiflerden eylesin.


--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 10 Ocak 2018 Çarşamba

Original Kar © glan

Print this item

RasitTunca-2 iki kişinin üçüncüsü Allah olursa (Kar©glanin 2 Ocak 2018 Vaazi)
Posted by: RasitTunca - 05-24-2018, 08:47 AM - Forum: 2018 Tasavvuf Sohbetleri Arşivi - No Replies



iki kişinin üçüncüsü Allah olursa

(Kar©glanin 2 Ocak 2018 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللّهَ مَعَنَا

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

lâ tahzen innallâhe meanâ

Meali :

Korkma! Allah bizimle beraber.

Sadakallahul Aziym TEVBE Suresi 40. ayetten Pasaj

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ مَا يَكُونُ مِن نَّجْوَى ثَلَاثَةٍ إِلَّا هُوَ رَابِعُهُمْ وَلَا خَمْسَةٍ إِلَّا هُوَ سَادِسُهُمْ وَلَا أَدْنَى مِن ذَلِكَ وَلَا أَكْثَرَ إِلَّا هُوَ مَعَهُمْ أَيْنَ مَا كَانُوا ثُمَّ يُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

E lem tera ennallâhe ya’lemu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), mâ yekûnu min necvâ selâsetin illâ huve râbiuhum ve lâ hamsetin illâ huve sâdisuhum ve lâ ednâ min zâlike ve lâ eksera illâ huve meahum eyne mâ kânû, summe yunebbiuhum bi mâ amilû yevmel kıyâmeti, innallâhe bi kulli şey’in alîm.

Meali :

Allah’ın göklerde ve yerde olan herşeyi bildiğini görmedin mi? Üç kişi arasında gizli bir konuşma olmaz ki, onların dördüncüsü O (Allah) olmasın. Ve beş kişi (arasında gizli bir konuşma) olmaz ki, onların altıncısı O (Allah) olmasın. Ve bundan daha azı veya daha çoğu, nerede olurlarsa olsunlar, mutlaka O (Allah), onlarla beraberdir. Sonra kıyâmet günü, yaptıklarını onlara haber verecektir. Muhakkak ki Allah; herşeyi en iyi bilendir.

(Sadakallahul Aziym MUCÂDELE Suresi 7. ayet)
---oOo---
Sevr Mağarasında
Hz. Ebû Bekir, "Yâ Resûlallah" dedi. "Onlardan birisi eğilip de ayaklarının dibinden bir bakıverse, bizi görür."
Ebu Bekre itafen
Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Yâ Ebâ Bekir, iki kişinin üçüncüsü Allah olursa, sen âkibetin ne olacağını zannediyorsun? Yakalanacağımızı mı sanırsın?"

( Hadis-i Şerif , İsfahanî, Delâil, s.278 )

"Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"
"Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd"

Yolculugumuza başliyoruz :

Ey Mehdi askeri, bu resimlere bak, ve hayatinda, bu günlerin uzadigi, en uzun ve iyiligin galip oldugu 21 haziran, batmayan güneşler vaktine kadar, uymaniz gereken yeni kural, her amelinizde, işinizde sözünüzde, fiilinizde, yazinizda, resiminizde, duruşunuzda, hep 3 lünün 1. cisi olmaya calişin, yani Rahman cibilliyatini kapmaya calişin, er gibi insan, adam gibi adam, erkek, man, eril 3 ün 1 i


Paralel park ve ortadaki yeri kapan, zor adam, ve adam, yani erkek, rahman tabiati yani iki arabanin arasina giren, rahme, araba rahimine giren.

Vertikal park ve ortaya parkeden ve er yani, adam kolay adam, düz olarak, geri geri degilde, düz vertikal park edince, kolay park, kolay adam, amma yinede adam, erkek, man, rahman tabiati, amma bugün Ocak ayinin ikisi, 1den sonraki 1in icine girdiği; rahmin 1. yan ceperi yarin Ocak ayinin ücü Ocak3 ve yan ücüncü ceper, dah dogrsu ikinci ceper, yani dişi woman, femin, dişil, rahim tabiatli kimse , 1 Ocak ise yarişi kazanan, bir, eril, rahman, tek olan, Allah olan, rab olan, 1 ler makamini kapan insan.

ve ücün birini alirsin işarerti yani, yada "babayi alirsin" vermem sana öyle erkekligi, babayi alirsin, hani parki kapinca, seninle iddahlaşana yapilan, veya yapilcalk işaret, evet küfür amma, dogru bir küfür, babayi alirsin, yada daha başka şekiileride var, amma buraya eklemedim onu, yani "nah alirsin" işareti, 3ün biri, yani rahmani kapmak, amma kapamazsanizda üzülmeyin, bir dahaki yarişda, daha gayretli olun, bir firsat daha gecerse elinize, onu degerlendirin, mesela köpek haliniz dişi olduysa, mesala en azinda sogan hailiniz bile olsa, er olmayi, erkek olmayi tercih edin, cicege polen olmayi kapin, yine kelebek haliniz dişi ise, ari halinizde er, işci ari olmayi secin. ve bu taaa dedimya 21 haziran a kadar bütün mehdi askerine görev, yarişin aranizda, kim rahmani kapapacak, kim babayi alcak, yani rahim olcak, yani iki park eden rahim duvarinin icine girip, parkeden 3. ortadaki parki kapan araba olmak. arabanin erkegi olurmu, işde o ortaya parkeden at yada araba RAHMAN VE ER VE ERIL, Yandakiler dişil femes, femin, bunu dedik diye insanlar, kadin olsun erkek olsun, yanlara parketmekden kacacakdir. amma öyle degil, nasip meselesi, Bazisi rahim olmayi sever, ve derki cocugu olmasini isterse, bir KIZIM olsun istiyorum der. yani femin, bazisi ise erkek cocuk ister. yani bunlar tercihe münhasirdir. siz erkekligimi seviyorsunuz, dişiligimi, dişilikde kötü degil. benim, imam hatipde, Rasül köylü, Ahmet Öztürk diye bir sinif ve sira arkadaşim vardi, o derdi : şansimiz olsaydi zaten, anamizdan KIZ dogardik derdi, cünkü bazı kadinlar şansli, ev hanimi, koca getirir yer icer ,koca getirir giyer, koca götürür gezer, o yani hususi şöfer, hususi terzi, hususi aşcisi olan insan gibi, yani şansli möööler, yani öyle olunca, size her ne kadar rahmanligi kapin desemde, bazıları rahim olmayi daha çok sevecekdir, hayata bir sifir önde başlamak gibi, yani tercih meselesi, haydi yarişin şimdi 21 haziran a kadar.

-------------------

Merhaba, size bir tefekkür sorum olcak, yardimci olurmusunuz, Ben internetin Karoglan Hocasi, Raşit Tunca, Dün geece tuvaletimin camindan ayi (Kameri) gördüm, ve bana bir puzle verildi ki, ama bazı parcalar eksik, birkac kişi ile istişare ettim, amma cözemedim, birde sizinle istişare etmek istedim, kainat Hz Ademin süretinde, ve kainat yediyüzbin ayri katmanli elektron yörüngeli bir element demişdik, en son vaazda, amma işde bunlardan ay (kamer) en icde, en kücük yörünge, ve ay 29 günde devir ediyor, 14 gün arti tarafa 14 gün eksi tarafa, yani 14 gün rahmanlik yapıyor, dişa dogru, büyüyor, 14 gün ice dogru kücülüyor. ve bir üst dünya yörüngesi, dünya ise güneşi 365 günde devir ediyor, amma alti ay sicaklik artiyor, gündüz uzuyor, işik cogaliyor, 6 ay ise ters istikamette gidiyor, yine rahman hali, rahim hali ile, ve ikinci alti ay ise sicaklik düşüyor işik azaliyor, gece ve karanlik uzuyor. bir üsttede güneş var, ve insan ömrü, bir insan yani insan ömrü ortalama 70 sene (25000 gün ortalama) ve ay 10 lu dünya 100 lü cünkü 365 gün bir deviri, insan binli, cünkü 60 sene binli bir gün (25000 gün ortalama) eder, ve yaş 35 yolun yarisi, yani 35 yaş, yada peygamber ömrü ile, kirk yaş yolun yarisi, ve tam dolunay, olgunluk, ondan sonra yavaş yavaş rahimlik ve ihtiyarlik, cökme ice dönme, ve onun bir üstünde güneş var, güneş ise, insan eger binli ise, 10lu ,100lü, 1000li, ve 100binliye geldik, güneş 700 000 li olabilir, ve yani atomunun cekirdegi etrafinda, yediyüzbin senede dönen bir güneş var, güneşimiz var demek olur gibi, yani insanin üstünde ise, cinler var, ve cinlerin ömrü yediyüzbinli, ve ateşden yaratilanlar, ve güneşde yaşayanlar, ateşde yaşayanlar, ateşi oluşturan elementler, oda güneş hidrojen ve helyumdan oluşuyor yani, acaba buldummu cözdüm galiba, amma yinede sorayim sorumu, ondan bir üst şeytanlar var, cinden üstün, şeytan taifesi, ve onlar ise, yani diyorki ona Allah, "kiyamete kadar müsadelisin." yani öyle olunca, imami rabbani telfaffuzu ile bu muhammed ümmetinin ömrünü tarif ederken "Benim ümmetimin ömrü 1500 seneyi pek geçmeyecek." hadisini rivayet etmiş. öyle olunca kainatin ömrü ise şeytanlarin ömrü ile eş deger olabiilir, ve bir diş elektron ise, şeytanlarin bulundugu daire, ve elektron yörüngesi, dönüşler bir devirleri, ömürleri kainatinki ile ayni, ve onlarin cani, tam kiyametten önce alincak. ve mesala karga beşyüz sene yaşiyor, ve 500 sene carpi 365 gün, ve karga denen kuşun yörüngesi sistemde, bir devirini 182500 günde yapıyor demek olur, ve öyle olunca yine bir KESTANE: 200-500 yıl yaşar. ZEYTİN: 2000 YIL (Hz isa ). KAYIN: 900 yıl. ÇINAR-1000. SEDİR:1000.anlatabildimmi, yani Adem atamizin sistemi, yada kainatin tamami, ic ice yörüngeler halinde, ve her yörünge, bir sistemi anlatiyor, ve ya icde rahim halinde, yada rahman halinde yada dişda, kainattaki gezegen ve güneşler halinde, icde hayvanlar insanlar bitkler taşlar topraklar elementler gazlar halinde. Sana burda soru : insanin üstündeki sistem cinler, ve cinler ise yediyüzbinli yörünge yahut 900 binli yörünge olabilir, peki bu ömrü yediyüzbin yada dokuzyüzbinde tamam eden ne varki, onlara cinler taifesi diyelim, işigin ömrü 300 bin mesala, ateş ise cinlerin maddesi, yani yayilma hizi radyasyon falan olabilirmi yahutta yukarda dedigim gibi, bir hjidrojen partilülünün ömrü bize ulaşinyaca kadar, yani güneş parcaciginin ömrü yediyüzbinli, yada dokuz yüzbinli olabilirmi acaba, mesala cin nedir bir canli ve oda sistemdeki bir yörüngeyi temsil ediyor ve elektron yörünge sistemi, carkdaki ondan üstte şeytanlar var, ondan da üstte melekler var, bu haftaki vaazin bir konusu bu ama puzzlede bir boşluk var, bunuda bizim cözmemiz murad edildi, bir tefekkür edip, cevap yazarmisiniz konuya, senin bu konuda fikrin nedir?

[Image: Egrimi-Hayirli-dogrumu-daha-hayirli.jpg]

Eğrimi Daha Hayirli, yoksa Doğrumu Daha hayirli, Yaz mi Daha Hayirli, yoksa kışmı, Erkekmi Daha Hayirli Kadinmi - Gecemi daha hayirli Gündüzmü

(Karoglan Sözü 02.01.2018 )

"Fazla Eğri olma, Çivinin egrisi duvara tahtaya gecmez ki, seni yeniden dogrultmak lazimki, yeniden Çakabilelim, Fazla dogruda olma, seni Eğerlerde, Annat Tirpan orak yaparlar, cünkü Harman hasat ederken kullandigimiz, Annat tirmik TIRPAN orak hepsi biraz egri olmali ki, hasat edip bicebilesin, ve nice egriler vardır ki, dogrulardan daha çok işe yarar haldedir.

(Karoglan Sözü 02.01.2018 )

Güzelmi Hayirlidir? Çirkinmi?

Kabil Güzel daha üstün dedi, güzeli secdi, Katillerin babasi oldu, Habile Çirkin kaldi, oda alamadi, mazlumlarin babasi oldu, sen sen ol, sana tayin edilene razı ol, yusuf züleyha ya razı olmadi, Züleyha dedi sen benimsin dedi, haydi halvet edelim dedi, yusuf dedi hayir sen benim olamazsin, ben rabbimden korkarim dedi, sonunda döndü dolaşdi zaman gecdi, onu zindana attiran kadini hanim olrak aldi kabuil etti, ayrilan nasibinden secilenden razı oldu, züleyha kadin annemiz oldu, firavundan düşme ikinci el bir araba gibi, ikinci el dul kadin, yine muhammed iki cihanin habibi, dul kadin hatce ona yar oldu, sabretti oda sevdi razı oldu, taptaze Ayşeye erdi, o zaman hayir nerdedir?

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تَكْرَهُواْ شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ وَعَسَى أَن تُحِبُّواْ شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَّكُمْ وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim


Kutibe aleykumul kitâlu ve huve kurhun lekum, ve asâ en tekrahû şey’en ve huve hayrun lekum, ve asâ en tuhıbbû şey’en ve huve şerrun lekum vallâhu ya’lemu ve entum lâ ta’lemûn

Meali :

Allah sizin üzerinize ölmek ve öldürülmekde yazdi, Ve hoşlanmayacağınız bir şey olur ki, o sizin için bir hayırdır. Ve seveceğiniz bir şey olur ki, o sizin için bir şerdir. Ve (bütün bunları) Allah bilir, siz bilmezsiniz.

(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 216. ayet)

Kabilin hoşuna güzel kadin daha yakin geldi, onu tercih etti, amma onun için hayirli olmadi, kendi cehennemini secmiş oldu, habil da mücadele etmedi, o da daha dünyada cehennemi tatdi, ve halbuki hayat sermayedir , cünkü insan delaletde bile olsa, ömrü oldugu müddetce, firavuna giden musa ve harun elciler misali ile ümiti bitmez, bir hayir amel edip Allah in onu sevmesi sonucu, hidayete erebilir, ve umut vardır. oysaki ölen iinsanda bu umut bitmişdir, ve habil mücadele etmemekle, kendince hakli idi, ve amma ömür sermayesini kaybetti, peki ömründe kazanmayan, tasarruf etmeyen, ahirette ne harcayacak ki, ömür ahirete azik toplama yeridir.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Dünya âhiretin tarlasıdır.

( Hadis-i Şerif , Deylemi)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Dünya için, dünyada kalacağın kadar, ahiret için, orada sonsuz kalacağına göre çalış! Allahü teâlâya, muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehennem ateşine dayanacağın kadar günah işle!

( Hadis-i Şerif , Marifetname)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

Ahiretin sonsuz olduğuna inananın, yalnız bu dünyaya sarılması, çok şaşılacak şeydir. Yalnız dünya için çalışana, yalnız dünyadan nasibi gelir, işleri karışık, üzüntüsü çok olur.

( Hadis-i Şerif , Marifetname)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَلَلدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve mâl hayâtud dunyâ illâ leibun ve lehvun, ve led dârul âhiratu hayrun lillezîne yettekûn(yettekûne), e fe lâ ta’kılûn

Meali :

Bu Dünya hayatı(Bu gününüz) bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Ahiret yurdu (Gelecek Hayatiniz), takva sahipleri için elbette daha hayırlıdır. Hâlâ akıl etmez misiniz?

(Sadakallahul Aziym EN'AM Suresi 32. ayet)

Eger gercek olan sadece ahiret yurdu ise, o zaman dünyada yaşamanin, calişip cabalamanin anlami nerde? ve adamin bir tanesi "Allahim bana ahirette güzellik ver" diye dua ediyordu, muhammed duydu, hayir öyle deme, De ki : " Rabbim bana bu dünyada da güzellik ver, ahirettede güzellik ver." de dedi.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Ey Adem oğlu sen Allahın azabına takat getiremezsin. Onun için “Rabbena âtina fid-dünya haseneten ve fil-âhireti haseneten ve kına azabennar” demelisin.

( Hadis-i Şerif)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

rabbenâ âtinâ fîd dunyâ haseneten ve fîl âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr.

Meali :

Onlardan, “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru” diyenler de vardır.

(Sadakallahul Aziym BAKARA Suresi 201. ayet)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

بَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Rabbenâgfirlî ve li vâlideyye ve lil mu’minîne yevme yekûmul hisâb.

Meali :

“Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana babamı ve inananları bağışla.”

(Sadakallahul Aziym İBRÂHÎM Suresi 41. ayet)

Eger bu dualar yanliş olsaydi Namazlarda okumak sünnet olurmuydu?

Rabbena Atina Duası Rabbenağfirli Duası Hangi Zamanlarda Okunur?

Bu dua, genel olarak her zaman okunabilir. Kunut dualarını bilmeyen, öğrenene kadar bu duayı okuyabilir. Cenaze namazında, ölü için okunan duayı bilmeyen, bu duayı okuyabilir. Namazda salli bariklerden sonra dua okumak sünnettir. Bu duaların en meşhuru Rabbena Atina duasıdır. Vakit namazlarında oturuşlarda Allahümme Salli ve Allahümme Barik dualarından sonra okunur. Namazlarda Rabbena duasının okunması sünnettir. Okunmadığı takdirde namaz bozulmuş olmaz. Ancak sünnet sevabı kazanılmaz. Rabbena duası, cenaze namazlarının üçüncü tekbirinden sonra okunması gereken duaları bilmeyenler için o duaların yerine okunabilir.

Her zaman dua edişimizde aklımıza kendimize dünya ve ahiretimize yarayacak şekilde layıkıyla güzel kelimeler gelmeyebilir.Onun için bu duayı her dualarımızın ardından okumalıyız.Böylece hem dünya hem de ahiretimizi ilgilendiren güzelliklere sahip olmuş oluruz.
Peygamber efendimizin en çok okuduğu dua Rabbena âtina duasıdır.

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

"Duanın efdali, dünya ve ahirette Rabbinden af ve afiyet istemektir. Affa ve afiyete kavuşan, dünya ve ahirette kurtuluşa ermiştir."

( Hadis-i Şerif , Tirmizi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاء

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

innemâ yahşâllâhe min ibâdihil ulemâu

Meali :

Kulları içinde ancak alimler, Allah’tan (gereğince) korkar.

(Sadakallahul Aziym FÂTIR Suresi 28. ayetten pasaj)

Mesela sana bir örnek ile Elma diye bir bitki var, bu bitkinin cekirdegini topraga dikince, seninde Topragi elmaya ceviren bir fabrikan olmuş oluyor.
Yine Mesela Kayisi diye bir agac veya bitki var, onunda cekirdegi var, ve sen bahcene kayisi cekirdegi dikip, bakimini yapinca, yine seninde Topragi Kayisiya ceviren bir fabrikan olmuş oluyor. düşün eger o cekirdek olmasaydi, sen binler sene ugraşsaydin, ne topragi elmaya cevircek bir fabrika, nede topragi kayisiya cevircek bir fabrika kurabilir ve öyle bir Teknolojiye erişebilirdin, halbuki Hak Teala, bunu cennetten alip gelip, dünya da dikilmesini sağladı, ve artik cennet meyvasi dünyada topragi elmaya ceviren bir fabrikamiz var, hem bu bir tane degil, birde her elma fabrikasi yine, kendi gibi binler fabrika kurabilcek binler cekirdegide ayni anda imal ediyor. sen fabrika kursan, peki senin fabrikan, kendi fabrikasini bir de klonlaycak, kopleyecek, ayni fabrikadan kurulmasini saglayacak, Sıkıştrilimiş birde elma fabrikalari üretcek bir teknolojiye erişebilirmiydin, şayet bunu rabbimiz ikram etmiş olmasaydi. yani bunlari görüpde "Allahuekber" Rabbimiz büyüksün dememek eldemi peki. hani Hasan Kaçan vardiya ekmek teknesi dizisinde baba büyüksün diyorlardiya, yani Allahin bu mucizelerini bereketlerini gören birisi, ancak gercek alimlerdir, o nun bu harika fabrikanin daha mucizevi binler gizli halini, ancak hakkiyla gercek alimler anlayabilir, ve hakkiylada rabbinden, onlar korkar. ve namazda Allahu ekber denince, bunun elleri kulaklara kadar kaldirmak olmadigini, ancak onlar farkindadir, yoksa kulaklara kadar elleri kaldirmak bilmem kulak memesine degdirmek işin fasa fisosu, bu ancak rabbimizin, her an ayri demde ayri bri yartatişda, yeni bir sanatini icra ettigini görüp, ondan bu sanatin mucidindende hakkiyla onlar korkar. ve Rabbim Allahim büyüksün derler. oysaki halk elma yer, armut yer, birgünde demez, Allah bu topragi nasil oluyorda sulu armuta ceviriyor bize böyle? tatli rizik haline getiriyor demez, bir kere bile tefekkür etmez, yani öyle olunca yillardir uyuyan insanlik ve rabbimizin kudretinin ilminin büyüklügünü kebir ve tek ve yegana büyük "EKBER" oldgunu idrak etmek ancak ilim ile olur, ilim sahibinede alim denilir, ve eger bir alim gercek alimse, onun Allah a iman etmemesi düşünülemez, yoksa eger sahte bir alimse, bu eşsiz sanata kör bakar, onu bunu kopyeleyip, rabimizden caldiklarini ben buldum ben yaptim diye hirsiz tilkilik ederde, rablige kalkar. halbuki bütün fiiller ondan gelir yine ona gider, ve öyle olunca, ben ise bu ilimlere nasil sahip oluyorum, yahut bu alimler bu ulvi tefekküre nasil vakif oluyor, o da sen gibi ve aynen ben gibi, peynir ekmek, tarhana corbasi, elma armut,.... yiyoruz. nasil oluyorda benim yedigim ayni elma armut peynir ile ben bu tefekküre varirken, ayni elma armutu yiyen diger adam zerre ayikmiyor. ve Allaha tapacagi yerde, bir de isyan edip, Allah i yok sayiyor, fark nerde peki, işde fark : nasil bir elmayi nereye diksen, elma fabrikasi olup o yeni elma ve elma fabrikalari üretiyorsa, ben ve alim kimseler dahi, ayni elma gibi, armut gibi, yahut oksijen gibi, altin gibi, ayri bir türüz, cünkü benden de yaratan bir cift yaratmiş, ezvac halinde, ve benim fabrikada işde, ayni senin yediginden yesemde, benimki böyle bir meyva ve ilim ve tefekkür meydana getiriyor, ayni bahcenin topragindaki iki daldan, elma dali topragi elmaya, portakal dali ise, yani diger bir avuc topragi, portakala cevirdigi gibi, benimkide böyle, senide benide hayret makamina cikaran bu ulvi tefekküre götürüyor elhamdülillah. ve sen hased edip, ve beni cahil sofulardan sanma, ve sende niye yok diye diyerekde hayiflanma, sen ben degilsin ki benim üründen verebeilesin. amma işde biz tarikati raşiidi kurduk, ve ilmimizi yaymakdayiz, ve yeni raşidi fabrikalari kurulmasina yardimci oluyoruz, yeni raşidlerin cogalmasina yardimci oluyuruz, sende tarikimize intisab et, desturumuza harfiyyen uy, sende bir gün, raşid ol, ve raşidi bil sen, ve raşid meyvalarina er. yoksa ibrahimler ibraihimden fatmalar fatmadan,Franzlar franzdan, raşidlerde raşddendir, sen ibrahimken raşid olmayada kalkma, muhammed isen, muhammed kal, ibrahimsen, ibraihim kal, ve özünü bozma, sende nefsini terbiyet et ve yolumuza gir ve özünü bul, sende ibrahimsen, sendeki cekirdegi inkişaf ettirki cicek acsin, ve ibrahim ne demekdir sende de o yüze cikip meyva versin azizim.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve lâ testevîl hasenetu ve lâs seyyietu, idfa’ billetî hiye ahsenu fe izâllezî beyneke ve beynehu adâvetun ke ennehu veliyyun hamîm.

Meali :

İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.

(Sadakallahul Aziym FUSSİLET Suresi 34. ayet)

bu ayetin ulvi manasini anlamayan kimse, kendine bicakla tabancayla gelene iyi davraninca, selam vermek, cicek vemenin onun zarar vermesine engel olacagini saniyor, ve bunun engel olmadiginida görünce, kuran ayetinin dogru olmadigini, yada kuranin sanki masal, yada hikaye olduguna inaniyor, ve Allah a karşi samimiyeti bozuluyor, ve imani sarsiliyor. ve fakat bu ayette anlatilan o degil, cünkü yazin ortasinda portakal meyva versin, yada kişin ortasinda karpuz meyva versin, yada çamda kayisi bitsin diye bekleyen gibi, sana silahini kuşanip gelip, seni öldürmeye niyet edenin, seni öldürmeden döncegini saniyorsan, sana şu kisssa ders olsun.
Kabil güzel kizi begendigini, ve güzel kizin habile verilmesinin yanliş oldugunu, ve güzel kizin kabilin hakki oldugunu iddia etdi. ve Alahdan emir geldi bunun kimin olcagi beli olmasi için kurban adadilar, yine anlamadi, sonra habili tehdit etdi ve habil ise sen Habile vursanda Habil sana dokunmayacak dedi. ve onun bu kötü halini güzellikle karşiladi, eee ne oldu sonuc Kabil davasinda gecip habile dostmu oldu, yoksa kafasin a koca kayayi vurp davasina devam mi etdi? yani olay malum, tabiki habili öldürdü gecdi. yani salaklik din degildir, ahmaklikda din degildir, sen ahmaklik edersen, yanliş zaman, yanliş mevsimde, kar yagsin, baharda yaz gibi olsun, yazin kar yagsin, ve kişinda cicek acsin istersen, olacak olan budur, ne yazin kar yagmasi normal, nede kişin cicek acmasi normal, o halde mucize bekleme ve sen düşmanina karşi tedbirini al, ve tetikde dur, yoksa işde habil olsan elimi kaldirmam diye o ayeti yanliş anlayanin vurarlar başina tokmagi, hic yoluna gidersin, hayat sermayedir dedikya, hayat ancak uyanik olanlarin başarabildigi bir bulmacadir. yoksa salaklar ahmaklar kaybetmeya mahkumdur. sonrada cennet falan bekleme, sen ahmakligi yap, sonrada cennet bekle, o daha büyük ahmaklik.

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

لَئِن بَسَطتَ إِلَيَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَنِي مَا أَنَاْ بِبَاسِطٍ يَدِيَ إِلَيْكَ لَأَقْتُلَكَ إِنِّي أَخَافُ اللّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Lein besadte ileyye yedeke li taktulenî mâ ene bi bâsitın yediye ileyke li aktuleke, innî ehâfullâhe rabbel âlemîn

Meali :

“Andolsun! Sen beni öldürmek için elini bana uzatsan da ben seni öldürmek için sana elimi uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.”

(Sadakallahul Aziym MÂİDE Suresi 28. ayet)

Allah askerlerimi ahmaklikdan korusun



--oOo---


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


''Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! '

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

--OoO--


Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 21 Eylül 2017 Perşembe

Original Kar © glan


Print this item